![]() |
İsmail Cem İPEKÇİ |
ismail CEM in gerçek adı CEM İPEKÇİ dir
VE Cemil İpekçi ile akrabadırlar KIsa bir İpeki Ailesi turu yapalım ;
CEm, İsviçre’den döndü. Lozan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun. Ama o, gazeteci olmayı aklına koymuş. Milliyet böyle bir insandan elbette çok yararlanır ama tek sorun aynı soyadını taşıyorlardı ve APDİ İPEKÇİ sen İSMAİL CEM adını kullan der ve o günden bugüne bildiğimiz İSMAİL CEM adı ile yazar ve o isimle de uğurlanır...ayrıca modacı CEMİL İPEKÇİ de akrabalarıdır nasıl mı?
VE CEMİL İPEKÇİ...
Abdi İpekçi ve İsmail Cem kadar tanınan bir diğer İpekçi de Cemil İpekçi’dir. Türk moda dünyasının sıradışı isimlerinden Cemil İpekçi, aslında aileye sonradan katıldı. Cemil İpekçi’nin babası Dr. Nejat Tokay’dı. Dr. Nejat Tokay da, tıpkı İpekçiler gibi Selanik kökenli ve İstanbul’da yaşayan Selanikliler’in doktoru olarak ün yapan Prof. Dr. Mehmet Mahir Tokay’ın oğluydu.
Prof. Dr. Mehmet Mahir Tokay ile Kani İpekçi’nin oğlu Cemil bacanaktı. Tokay’ın eşi Ganimet Tokay ile İpekçi’nin eşi Şevkat İpekçi kız kardeşti. Cemil ve Şevkat İpekçi çiftinin çocukları olmamıştı. Tokay çiftinin ise 4 kızı ve 1 oğlu vardı. Tokaylar yakın akrabaları Cemil İpekçi’nin çok istemesi üzerine oğulları Nejat’ı onlara evlatlık verdi. Nejat, İpekçiler içinde saygın bir eğitim aldı ve doktor oldu. Bugün bilinen, tanınan modacı Cemil İpekçi işte bu Dr. Nejat ve Sahire Tokay çiftinin 1948 doğumlu çocuğudur. işte bu iki muhterem zatıın akraba bağlılıkları böle bir dönem adamı dır İsmail cem peki neden İsmail Cem i seçtim Çünkü bu adam Müslüman değil Sabetaist di http://tr.wikipedia.org/wiki/Sabetayc%C4%B1l%C4%B1k
Çok mu önemli, benim için hiç değil ama bakın hikaye bizi nerelere götürücek . ve olan olmuş tu ;
İsmail Cem İpekçi ölmüştü valla İlk tepkim, “Eğer imanla gittiyse, Allah taksiratını affetsin, rahmetiyle muamele etsin” oldu.
İsmail Cem son yıllarda hep politikacı olarak gündeme geldi. Aslında onun tefekkür ve ilim insanlığı tarafı politikanın puslu atmosferinde kaybolmamalıydı. Bu açıdan, Hüseyin Çelik de Cem’in yolunda emin adımlarla ilerliyor. Kaç kişi bilir Mili Eğitim Bakanı’nın bir yakın tarih uzmanı olduğunu ve ünlü Osmanlı aydını Ali Suavi üzerine bir doktora tezi bulunduğunu?
İsmail Cem İpekçi’nin Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi’ni okuyanlar, onun resmi ideolojinin şablonlarını takmadığını açıkça görürler. Tamam, bu böyledir böyle olmasına da, bu durum İsmail Cem’i yine de “kurban kuşak” olarak adlandırmamıza mani teşkil etmez. O da, izini sürdüğü Kemal Tahir, İdris Küçükömer vb. gibi bir “müstağrip” idi. Ancak insaflı, ideolojik yobazlığı aklını esir almamış bir müstağrip.
Bizde hastalıktır, dış mahalleden birinin darısı, bizim mahalleden birinin incisinden daha değerlidir. Niçin? Niçin olacak, elbette aşağılık duygumuzdan. Kemal Tahir, okuyanlar bilir, doğru dürüst “kelime-i şehadet getirmeyi” dahi beceremeyen bir tipti. Ama değil mi ki “Osmanlıcı” bir yanı vardır, ondan büyük adam yoktur. Bu demek değildir ki Kemal Tahir’in yerli duruşunu görmezden gelelim. Elbette takdir edelim, fakat âmâya badem gözlü diye methiye dizmeden.
İnsaf bir erdemdir elbet. Bence İsmail Cem ile benzer alanlar üzerinde çalışma yapan Yunan tarihçi Stefanos Yerasimos, insaflılık açısından İpekçi’den hiç de aşağı kalmazdı. Yine Bulgar Tarihçi Paul Wittek de, İngiliz tarihçi Toynbee de öyle.
İsmail Cem ile Kendisine çok saygı duyduğum ( Mustafa İslamoğlu ) dostumla bir hatırası var ; hadi onların ağzından dinleyelim;
. Yaklaşık 10 yıl önce mukaddem Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı’ndayız. İpekçi de programın konukları arasında. Sıra bana gelip konuşmamı bitirdiğimde en çok etkilenenlerden biri de İsmail Cem idi. Verilen arada yanıma gelerek gayet samimi bir eda ile şu soruyu sordu:
“Size bir soru soracağım: Ben Müslüman’ım, inanıyorum; fakat kendimi aynı zaman da laik olarak da tanımlıyorum; benim durumum ne olacak?”
DEvam edicem fakat şunu söylemeden geçemiyorum soruya dikkat ettinizmi? kadiim bi soru ben iman ettim fakat müslümanlığın şartları biraz ağır gibi değilmi. gibi ardı arkası kesilmeyen sorular, fakat şu bi gerçek İsmail kendisine itiraf ederek bu soruyu sormuş, yani bilinçli şekilde peki yıl 2012 ve toplum şuanda islamiyeti %100 yaşadığına inanıyo bukadar yapılanlara rağmen; çok manidar :D yakında bununa ilgili çok güzel bi yazı yazıcam ( türk toplumunun islama bakışı adı altında ) devam edelim şimdi Ilıman islam politikasının nekadar önemli olduğunu, Dünyada islamın serbest bırakılmasının sebepleri heralde daha çok anlaşılmaya başlıyodur resmin bütününe bakın kuzular lütfen . parçayla uğraşmayın bakın oyalıyolar , siz küçük şeylerle uğraştıkça, ( şike vs ) onlar planlarını rahatlıkla yürürlüğe sokuyolar TV bunun en büyük kitlesel silahı onlarda bunu 20.YY başlarında çözdüler ve bütün ileri gelen yayın kuruluşlarını tek tek aldılar. İslamın bukadar kılıç keser gibi serbestliği bi oyun . .bakın bukadar rahat yaşayan islam toplumuyuz sözde , fakat Ülke günden güne sapıklaşmaya başlıyor. Tv programları, Gazeteler, Filmler , Vs çünkü kisi gerçeği aramıyo onların size sundukları din yaşanıyor Adı ne biliyomusun İSLAM . malesef gerçek bu cemaatler full çalışıyo mevlitler efendim yardımlar fakat cami cemaati yine 17 kişi yine 17 kişi bakın sabah namazı demiyorum toplam cemaatten bahsediyorum , buradada size göre bi ters orantı yokmu? demekki öğretiler yıllar bazında çağdaşlaşıyo, Mevlitler, paneller, Sohbetler, daha önem arzetmeye başlıyo . .neyse kuzular ; bu konuda söz bitmez dediğim gibi bununla ilgili çok güzel bi yazı yazıcam inş.
Şimdi Sİyaset Meydanına geri dönelim ; kaldığımız yerden
Tabi ki o günün şartlarında verilecek cevap verilmişti. Ama bir şey dikkatimi çekmişti: İsmail Cem’in bu soruyu sorarkenki yüz ifadesi ve samimiyeti. Konuşmadan o kadar etkilenmişti ki, kendi durumundan kendisi endişeye kapılıp böyle bir soru formüle etmişti.
İsmail Cem, aslında bu ülkede bir özel isim değil, bir cins isimdi. Onun yaşadığı bu derin çelişki ve ikilem, genel nüfus içinde bir azınlığa tekabül etse de etkili ve yetkili olduklarından dolayı, ülkenin gidişatını etkileyen kurban kuşağın tamamı için geçerliydi. Buna siz “sosyal şizofreni” de diyebilirsiniz.
Bir bedende iki ayrı dünya, iki ayrı aidiyet, iki ayrı kıble, hatta iki ayrı inanç alanı var: Biri devlet ideolojisinin planyasından geçmiş zihnin dünyevi aidiyet, diğeri kişinin kendisini tarih, coğrafya, bilinç üstü ve bilinçaltından kuşatan yaşadığı toprakların derin kültür ve ikliminin çekim alanını ifade eden sosyolojik aidiyet. Birincisi sentetik, resmi ve sümmettedarik bir aidiyet, ikincisi kadim, derin, kurtulmak istese dahi kurtulamadığı kültürel aidiyet.
İsmail Cem’in TV stüdyosunda bana sorduğu sorunun arka planında böyle yırtılmış bir kimlik duruyordu. Ben bu yırtılmış kimlik sahiplerine “kurban kuşak” adını veriyorum. Onlar içerisinde İsmail Bey gibi Müslüman olduğunu söylemekten kaçınmayan ılımlı tipler olduğu gibi, bunu dillendirmekten köşe bucak kaçak ve hatta bu gerçeği kendi içindi itiraf etmekten dahi korkan tipler de var.
O Robert Kolej’de okumuş, ülkenin en ünlü Sabataist ailelerinden birine mensuptu. Bunu onu töhmet altında bırakmak için söylemiyorum. Ender de olsa bu tip okullardan yetişmiş kavi Müslüman dostlarım olduğu gibi, Sabataist’ler arasından çıkmış iyi ve kaliteli insanlar da tanıyorum. Yine Ankara’nın bilmem ne lisesi mezunu olup, yedi göbek Müslüman bir ailenin çocuğu olduğu halde İslam’a ve onun değerlerine Ebu Leheb gibi düşmanlık edenlere de hepimiz şahidiz.
Aslında soru şu: Kurban kuşaklara mensup olanlar birer birer gidiyorlar. Onların yerini hangi kuşaklar dolduracak?
Geleceği inşa için kimler daha çok gayret sarfediyorsa, bu sorunun cevabını onlar teşkil edecektir.
ANKEBUT suresi ( 1-6) Bakın nekadarda açıklayıcı değilmi ;
1- Elif, Lâm, Mîm.
2- İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?
3- Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.
4- Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ve yanlış) hüküm veriyorlar!
5- Her kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa bilsin ki, Allah'ın tayin ettiği o vakit elbette gelecektir. O her şeyi işiten ve bilendir.
6- Cihad eden ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnidir.
Gözlerinizi Açık tutun Bakmakla, Görmek arasındaki farkı yakalamaya çalışın, bakın gerisi çorap söküğü gibi gelicek .
Selametle. .