28 Haziran 2012 Perşembe

Şeytana İman Edenler (+18 ) BÖLÜM 1



Selam ; 

              İnsan cinsinin dünya hayatı başladığından itibaren insan dışı faktörler ile olan bağını anlatacağım  sizlere; belgelerle açıklayacağım yazının başına + 18 koydum. ben uzun zamandır bu konuyu araştırıyorum, fakat geldiğim nokta baya baya +18 .            

            Onlar, O'nu bırakıp da ( birtakım dişilere) taparlar, onlar o her türlü hayırla ilişiği kesilmiş şeytandan başkasına tapmazlar. (4/117) 
          
           Tapınmak,iman etmek,yolundan gitmek,yoldaşlık etmek. Allah uyarıyor,onları bize işaret ediyor onlar bana değil şeytana iman ediyorlar buyruyor. peki kim bunlar ve bu bağlantı nerede başladı; Çooook uzun bir tarihi gezinti yapacağız, o sebepledir ki önerim, boş ve rahat bir gecenizde okumanız.bu olayları anlamanız benim açımdan ve sizin açınızdan çok önemli. Eğer bunları anlayamazsanız zaten mücadeleye 1-0 yenik başlamış olursun, hala  AKP - CHP ,Kemalizm - Dinci, Türk-Kürt kavgası yapanlardan hiçbir farkın kalmaz. Onların da istediği zaten bu. sana olayın dibini göstereceğim,temelini göstermeye çalışacağım. 
          
           Masonluğun nasıl oluştuğuna dair birçok görüş vardır. Ancak çok önemli 3 konu var tarihte. Birincisi eski Mısır olayıdır ( Hz Yusuf'un Mısır'a gitmesi ). İkincisi Haçlı seferleri. Üçüncüsü ise 1717 yılında Masonluğun açıkça Grand Lodge adı altında İngiltere'de kurulmasıdır.Görünürde üçüncüsü çok önemli sayılır fakat birinci çok daha önemlidir. sanıyorum burada açıklayacaklarımı başkada bir yerde duyamazsınız. o yüzden bu yazıyı iyi takip edin. 
        
            Masonluğun oluşumu mason tarihçilerinin söylediklerinin aksine asla ve kesinlikle Almanya'dan başlamıyor. Masonluğun geçmişi hiç kuşku yok ve bundan artık adım kadar eminim eski Mısır'a dönüyor. NAsıl araştırırsanız araştırın, nereden bakarsanız bakın bu o dönemde başlayan bir olaydır, bundan kaçış yok. Hz Yusuf ( a.s ) Mısır'a gidiyor. Hepiniz hikayesini biliyorsunuz . 

 özet geçiyorum; 

               Hz Yusuf orada makam ve ün sahibi oluyor. Kardeşleri ise Kenan'da kalır.Hz Yusuf kardeşlerini Mısır'a çağırır. Ve orada nil nehrinin yanındaki verimli tarlalara sahip olurlar. Hz Yusuf'tan sonra Yahuda ki Yusuf'un kuyuya atılmasını planlamıştı. Beniİsrail'in kaderini ve liderliğini ele geçirir. 
            
           Ihanda buraya dikkat ; İlk sapma burada başlıyor. Bakın henüz Hz Musa yok, bir süre geçer ve bunlar firavunların zulümlerine uğrarlar, taki Musa isminde biri Allah tarafından peygamber olarak seçilir.

           Bakın buraya çok dikkat edin !  

           Hz Musa bu kavmi zulümden kurtarmak için Allah'ın emri ile  geldikleri yere yani Kenan'a götürür. ama garip bir olay olur ki bunun analizi her tarih ve Kuran okuyan için kolay değil, ve tam ne olduğunu anlayamaz. Bakınız  ; Hz Musa bir avuç zulüm altında olan insana,  elini hırkasının içine sokmuş çıkarmış eli ışık saçmış. Asasını atmış ejderha olmuş. Mucize yapmış gökten kurbağa yağmış.Mısır suları kan gibi olmuş. Denizi ikiye bölmüş onları geçirmiş. Onlarda suyun ikiye ayrıldığını gözleri ile görmüş ve onlarda geçmiş. bunların hepsini gören kavmi,  Hz Musa bırakmış dağa çıkmış bir dönmüş ki ne yapıyorlar. ? İneğe tapıyorlar. Kuranda ayet var,  HArun ne demiş ? " Bunlar beni öldürmek istiyorlar dı " fakat yahudiler inek heykeli yapanın Harun olduğunu söylerler.( HArun MUSA A.S ın kardeşi ) 
        
             Beniİsrail'e neler oldu? ulan bu kadar mucizeyi taşa göstersen taş bile yerinden oynar,tepki verir. Ne olmuş ki ? bunları 10 dk bırakıp gidiyorsun ve bir geliyorsun ki Tevhid'in tam zıddında durmuşlar . Şirk ve putperestlik. İşte olay budur. . Bunların Mısır'dan öğrendiklerini ne Hz Musa nede başka bir peygamber silemedi. NEdir bu peki ? Cinle ve Şeytaniler ile iletişimleri olan Mısır kahinlerinin Büyü ve sihir güçleri. Adı nedir bunun " KA BA LA "  ve bizler bunu 3300 Yıl sonra duyuyoruz, Şuan Kabala kursları bile açılıyor. Kabalanın ne olduğu tamamen ayrı bir konu. Kabalanın ne öğrettiğine yetişemeyiz. ancak Kurandan yardım alarak bu mümkün, İddia ediyorum kurandan yardım almadan Mason tarihini araştırmak mümkün değildir. Örneğin Kuran'da buna işaret eder SABA Suresi 40-41 inci ayetler 
           
Diyor ki ? Soru cümlesi bakın bu soru soruyor .        
         
           " Allah mahşer günü meleklerine sorar; bu cehenneme gidenler bana tapmıyorlardı. Ama bir varlığa tapıyorlardı.O ben değildim. Ve melekler der ki. Sen en yüce ve en Sübhansın "
            
             Onlar cinlere ve  şeytanlara tapıyorlardı  ve şeytanın müminleri olmuşlardı. " Yuminun" kelimesini kullanmış yani şeytana tapmakta iman derecesine ulaşmışlar.Günümüzde de bunlar oluyor.
" Şehit Destgeyb'in "   " Kuran ve Kıyamet " kitabında da yazar  kötü Cinler ve şeytanlardan güç almak için 40 gece ve gündüz ayaklarının altına Kuran bağlarlar,kendi idrarlarıyla abdest alırlar, mahremleriyle ilişkiye girerler veya onlara tecavüz etmeleri gerekmektedir. Kim bunları yapmaları için onlara emir veriyor ? soru budur. belki bunları başka yerlerde söylemek zor olabilir, ama bunları anlayacağınızı düşünüyorum. 
            Bunun emrini aynen de direk şeytandan  ve iblisten alıyorlar ve halada alıyorlar. Allah'a tapmanın karşısında şeytana tapma.Adaletin karşısında adaletsizlik, caiz evlenme karşısında gayrimeşru ve ensest ilişkiler. 
          
            Peki Kabala ne diyor ? Kahinler bedensiz varlıklara yani metafizik varlıklara inanıyorlar. buna inandıkları için Allah'a da inanmaları gerekiyordu, çünkü ruhun varlığını kabul ediyor. O yüzden bireyler yapmalılardı, peki ne yaptılar ? Evet ne yaptılar ? kendilerinden hikaye yazdılar ; ölümden sonra tekrar başka bir bedende dönüş yapılacağı hikayesini. Kabalanın gözdesi Reenkarnasyon . size bir ipucu vereyim, sonradan çıkma bütün inanışların  temelinde bu yatar. Neden ? ölümden sonrasını nasıl açıklayacaklardı. bir taraftan Metafizik'e inanıyorlar bir taraftan Allah'ı inkar ediyorlar. Ayrıca bir sürü günah. Bunun altından nasıl kalkacaklar. peki ne diyorlar ; yok efendim sizin ruhunuz berzaha gitmiyor.." başka bedende geri geliyor "
          
           Bakın dikkat ederseniz eski Mısır'da sk arap böceği reenkarnasyonun sembolüdür. Aslında ne oluyordu.ölülerini gömdükten sonra mezarın etrafından böcekler çıktıktan sonra Ihanda bakın babam böcek bedeninde geri geldi diyorlardı. bunun aynısı 4000 sene üzerinden geçmesine rağmen hala birçok inanışta ver. Bu inanışların ortak noktası.
           
              Dikkat edin ; İran'da Zerdüşti isminde bir peygamber çıkar. İlk işi ne olur ? insanları devlere tapmaktan men eder ve tek tanrıya tapmalarını ister. İnsanlar devlere tapıyorlardı. Devler Ariya'ilerin eski tanrılarıydı ve Zerdüşti Devlerin şeytani olduklarını söyledi. Demek ki neymiş burada hem dev şeytan varmış hemde Ahuramezda ( Zerdüşlük'te Allah'ın Adı )  Bakın John NASH ne diyor bununla ilgili ; Onlar yalanın ataları ve iyi ruhları aldatanlardır kötülük ve şerrin sembolüdürler ve Ademoğulları nı Ahuramezda'ya  ( tek tanrı ) tapmaktan men ederler. aynen kuran-ı Kerimde söylediği gibi. Bu neyi gösteriyor, bazı insanlar şeytanla iletişim kuruyor, eski dönemlerde bilinen tanrılar nedir? Bir çok sosyoloğun ki birçoğu bu konulara hümanist yaklaşıyorlar dikkatlerini  çekerim o dallamaların.  
         
             Bakın arkadaş ;  Bir tanrı var Hindistan' da Naga adında , Başaka yerde başka bir tanrı var Nagal adında, her iki tanrıda onlara tapanları eşcinselliğe davet ediyorlardı. İştar yad İşter tanrısı Mezopotamya da insanları neye çağırıyordu ?. . Hamurabi'yi biliyorsunuz, dikili taşın yanında kendince hangi tanrı ile görüşmüş.o nasıl tanrı ki sen görüyorsun, Şeytaniler ve kötü cinler ile iletişim KAbala'nın temeli.bu nedenledir ki  Teodore RİNA ve Süleyman  RİNA ( kendileri de yahudi ) araştırdıktan sonra şöyle diyorlar. " Kabala yahudilerin kanına girmiş bir zehirdir ve yahudiler bundan asla kurtulamazlar " bakıyorsunuz siyonizm aynen 4000 yıl öncekilerin karda bıraktığı izlere basarak devam ediyor. 
          
             Beniİsrail'liler onların arasından seçilen peygamberleri onların istedikleri gibi olmadıkları için öldürdüler hep . Bunlar peygamber katilleri, Hz İsa nasıl hitap ediyordu bunlara " ey yılan nesli , ey peygamber katillerinin nesli " peygamber katli hakkında kuranda ayet var,yahudileri kast ederek. İki peygamber var ki özeldir. Altını çiziyorum bunlar çok geniş ve derin konulardır. Bunların peygamberlere yaptıklarını bile 1000 sayfada yazarım  sadece kurandan örnekler vererek, zaten başka kaynağa da ihtiyaç yoktur. 
             
           İki peygamber vardır ki özeldir dedik biri Hz İsa ( AS) diğer Hz Muhammed ( SAV ) 
             
           Eski Mısır'da bir olay olmuş, Kuranda 'da ver. Nedir O ?  diyorki Hz Musa daha  doğmadan firavunlar öyle bir çocuğun doğacağından haberleri vardı.bunu nereden biliyorlardı ? bunlar geleceği nasıl görebilmişler. Kuran-ı kerim ayetinde de söylediği gibi bunlar melekleri dinlemedi mi ? ama Hz İsanın doğması ile kapılar 4. kata kadar kapanır. Hz Muhammedin doğumu ile de Allah sanki  yüzlerine betondan bir duvar çeker.Allah 'ın buyurduğu gibi " benim izin vermediğim şeyleri sizler anlayamazsınız" 
Saba Suresi 14. ayetinde . Hz Süleyman vefat ettiğinde asasına yaslanıp 1 sene öyle kalıyor taki bir böcek asasını yeyip bitirene kadar. ve bu bir senede cinler ve şeytanlar onun yaşadığını düşünerek ona çalışmaya devam etmişler çünkü vefat ettiğini anca düşünce anlıyorlar. Ve Allah bu ayetin devamında derki; "  eğer sizin gayb dan haberiniz olsaydı bir sene boyunca çalışmazdınız" 
        
          Beni israil ahir zaman peygamberinin İbrahim'in İshak soyundan gelmesini istiyorlardı, ancak İsmail soyundan geldi. Neyse bir süre geçer ve İslamiyet kudüs e de yayılır ve Beyt-ül mukaddes Müslümanların eline geçer ,beyt-ül mukaddes dediğim o zamanlar Hz Süleyman tapınağı var tabi Beyt-ül mukaddes sonradan yapıldı işte burada ikinci bölüm başlıyor . 

          

BÖLÜM II 


             Haçlı seferleri; yıl 1095 ve Papa ikinci Urban as ( hristiyanların dini lideri ) Şam bölgesindeki müslüman ülkelere  saldırı emri veriyor.ve 60-100 bin kişilik donanımlı ve inançları tavan yapmış savaşçılar oluşturuluyor çünkü onlara kafirler le savaştıkları empoze edilmiş. saldırırlar ve 3 sene savaş sürer. 5 hafta sonra beyt-ül mukaddes işgal edilir. öyle feci olaylara sebep oluyorlardı ki tarihte bi eşi daha yoktur. birtek Moğolları hatırlarsınız o şekilde iki günde 40 bin kişiyi beyt-ül mukaddeste öldürdüler. 

           Raymond AGİLE ; yadudi tarihçi şöyle yazar " Çok enteresan bir manzaradır, kolları bacakları ve kafaları ayrılıp onlardan dağ oluşturuldu ( 300 spartalıdaki gibi ) Süleyman tapınağında ve BEyt-ül mukaddes  te durum dahada ilginç, kan atlarımızın ağzına kadar yükselmişti

           Şövalyeler buraya gelince ikiye bölünürler. iyice dinleyin çünkü burası tarihin en karanlık noktalarında biridir. şövalyeler ikiye bölünür bir bölümü orada kalır yaralıları tedavi etmek amacı ile 200 yataklı bir hasta hane kurarlar bunlar " Hospitaller Şövalyeleridir " taki 1113 yılında papa tarafından resmen hospitaler yada Sencen Şövalyeleri adını alırlar. 5 Sene Sonra da Temple Şövalyeleri ( tapınak ) resmiyet kazanırlar. Başka şövalyeler de var ki onlarda gidip Beyt-ül Mukaddes ve Kübbetül sahra camisinin yanına yerleşirler. 



              İşte bu noktada tarihin en kötü ve en lanetli olayı olur. Tapınak şövalyeleri orada bazı yahudi hahamlar ile karşılaşırlar ki, yahudilikle gram alakaları yoktur. Başka şeyler söylüyorlar ve başka şeylere tapıyorlardı. peki onların düşünce tarzları    neydi ?   KA BA LA 
           
              Godfrey ve Pine, Tapınak şövalyelerinin lideri bakınız ne diyor; "Biz Süleyman tapınağında öyle bir hazine bulduk ki bize sonsuz güç bahşetti"  Bu hazine neydi ? Nicolas CAGe nin Büyük Hazine filmini İzledininiz mi ? Orada ne bulduk diyor " Hiç bir şey hazine altın felan bulduk bla bla bla Amerikaya taşıdık diyorlar " bizde inandık . 

          DAwinci Şifresinde DAn Brown  bakın bize ne yazmış ;    Orada Hz İsanın Neslini bulduk. Şunu demek istiyorlar. Kim demiş İsa evlenmedi. O da evlendi Nesli devam etti. Filmdede gördünüz Profesörün yanında bir kız çocuğu koşuyor o nada İsanın kızı demek istiyorlar. Aynen bunu ima ediyorlar 
Nasıl da Hz İsa 'ya saldırıyorlar. 
           
          Burada 2 tane delil var orada yer altında ne bulduklarına dair ?  

           Birincisi Kurandan Bakara Suresi 102. Ayet ki bununla ilgili milyon tane tefsir var ( bununla ilgili bi yazı yazıcam ) bitanesi de şu  Hz Süleyman büyü ve sihir malzemelerini nerede sakladı sizce. Tahtı nın altında doğru mu ? Başka bir yorum da diyor ki Hz Süleymanın işçi olarak kullandığı şeytanlar,Allah diye birşey yoktur ve Süleyman Peygamber değildi ve bütün güç biziz demek için aldılar. Hz Süleymanın büyü ve sihir malzemelerini kimse görmesin diye tahtının altına gizlediler.sebep ? Allah diye birşey yok ki Allah'ın gücü yok ki, O büyü ve sihirleri bizim yardımımızla yapıyordu. en güçlü biziz demek için sakladılar. 

              Peki Kabala ne diyor?  aynen onların dediğini diyor,  Bütün kabalacı batılı yazarların ortak görüşünü yazayım mı sana . Kabala Hümanizm ve Sekülerizmi  savunuyor . Bir Allah yoktur diyor sadece insan var.        
           Bu arada çok kısa birşey paylaşıcam hem kafanız dağılsın hemde bilgi mahiyetinde hemde sıkılmayın. Paylaşıcam ulan işte ne geriyosun adamı; Hem bizim hem de yahudi kaynakların da da var Hz Süleymanın çalıştırdığı ve zincirlediği büyük şeytanların sayısı kaç tane ?  72 tane Kabala ve yahudilikte gücü simgeleyen rakam 72 . .bu bir yanda dursun . 
          Allah'ta bunların karşısına şöyle çıkmış. Sen sihir ve büyüyü mü seviyorsun al sana Hz Musayı gönderiyorum senin dilinde konuşsun senle. şeytanlarla oynamayı mı seviyorsun. al sana Hz Süleyman 
onları zincirlesin. Babası olmayan çocuk mu istiyorsun ? ve bunu eski Mısır tanrısı İsus olduğunu mu sanıyorsun.Al sana mucize Hz İsayı gönderiyor.( İsus' u  sonra anlatacağım ) Kabalada 72 büyük şeytan 72 gücü simgeliyor. Allah diyor ki bumu sizin gönderdiğiniz 72 büyük güç. Hayır asıl gücün simgeleri Kerbela'da benim yolumda herşeyinden vazgeçip canlarını feda eden bu insanlardır. Kimler ? Hz Hüseyin ve 72 Sahabesi . İşte bu noktada Ehli-beyt Siyonizmin tam karşısında yer alır. yaaa İşte Allahın gücü çok gaza geldim şimdi atıcam kendimi derelere . . . .
          
        Peki Biz konumuza geri dönelim ; Bunlar Süleyman tapınağının altında böle birşey bulmuşlar, bir süre geçer ve bunlar kale yapmaya başlarlar,kale yapmayı kimden öğrenirler? oradaki yahudilerden.
yahudiler kale yapımında çok ustalardı.Hayber kalesinin hikayesini biliyorsunuzdur.



HAyber KAlesi.

                Türkiye'den Mısır'ın kuzeyine kadar 20 tane büyük kale yapıyorlar.Birisi Krogdo Şövalye kalesidir ki sadece 60 kişi 2000 kişiyi orada 5 sene boyunca savunabilir. 5 senelik erzak depolayabilirlerdi içine. bu kale sadece 1 mektup ile müslümanlar tarafından fethedilir.Bu mektubun adı şuydu ; " Büyük üstad dan bir mektup"  büyük üstad en yüksek derecede masonlara denir.bunlar çok zenginlerdi. Ve bunlara her taraftan çatır çatır para gelirdi .Papalar,avrupa padişahları,onlara para gönderirlerdi, paraları olmasa onlara arazi verirlerdi. Onlara derlerdi ki ; Siz falanca yerde savaşın , mesela Almanya'da,İngiltere'de ,Fransa'da araziniz var . Hemide Papa güvenceli . . Onlarda 4 sene savaşıp dönerlerdi ki döndüklerinde bir bakarlar ki müthiş servet sahibi olmuşlar.Bankacılığın kurucuları işte bunlardır ( AYkut kardeşime bi gönderme ) Önemli bir konu aga bu , çünkü çok müthiş derecede zengin olmuşlardır. 


               1177 'den sonra SElahaddin EYYUBİ bunları "hatem" bölgesinde yener ve kudüs ü ele geçirir. geri çekilirler ve bugüne kadar BEyt-ül Mukaddes yada onların tabiriyle Süleyman tapınağını geri alamamışlardır, günümüzde her ne kadar bu faaliyetlerini arttırsalarda. Orayı geri almak onların en büyük arzusu.Şuana kadar beyt-ül Mukaddes'i tam olarak geri almış değiller ki %75 nüfusu onlar oluşturuyor batısı onların elinde doğusu biz müslümanların. doğu tarafında bile okadar yeni iskan alanları oluşturmuşlar ki % 50 nüfusu yine onlar oluşturuyorlar. Ama hala tamamını almış değiller. Arzuları kursaklarında kaldı, ve 1 Müslüman hayatta kalsın yine alamayacaklar bizde cihat var oğlum bizde Allah yolunda vermek var. bizde Ahiret inancı var, bizde hesap korkusu var, o gün eli boş gitme korkusu var. 

             Devam ediyorum. .  şimdi kılıcımı çekip Atatürk meydanında siyonist avına çıkacağım yoksa; 
Neyse şövalyeler geri döner. Hospitaler Şövalyeleri Papanın himayesi altındalar ama. tapınak şövalyeleri o kadar değiller ama bunlar dışlanıyorlar paşam,. Nedeni mi ?  
           
              Krallar bunlardan şikayetçiler ,bu kadar para verdik, bunlar ne yaptılar, yenildiler. bu iyi birşey değil. Philip LUPE 5. Papa döneminde bunların ölüm emrini verir ( tapınak şövalyelerinin ) liderlerini falan hep idam ederler. hangi sebepten peki , sadece savaş kaybetme olur mu, darbe mi?,yolsuzluk mu ? sence. saçmalama len armut bunların hiçbiri  savaş falan hikaye. Bakın sebebi nasıl açıklanmış " Kızları hamile bırakmak,ölülerin küllerini yemek,Şeytanlar ile yatmak,eşcinsellik,şeytana tapmak,cincilik. Peki bu ritueller neye ait?  KA BA LA   

              Onları öldürmenin siyasi ve ekonomik sebepleri dışında dini sebepleri de varmış. neden para bunları değil de Hospitaler Şövalyelerini himaye eder, çünkü bu çakır gözlü ler hiç bir şeye bulaşmamışlar. TApınak şövalyelerini asıp, dağıtıp bunların mal varlıklarını Hospitaler şövalyelerine verirler.sizin servetinizde gözümüz yok demek için. Hospitaler şövalyeleri önce Kıbrısa giderler, Müslümanlar ile savaşı kaybedince geri çekilirler. Kıbrısta şeker üretimine ve ihracatına başlarlar. Eğer  kötü tarih bilgim beni yanılmıyorsa oradan 1522 yılında Yunanistana giderler . RUD adasında öyle bir kale yaparlar ki, Dünyanın en ilginç kalelerinden birisidir. Sonra oradan da kovulurlar.Ama bir yandan da Avrupalı çakal krallar onların bu servetleri ülkelerine girsin istiyorlar dı . O yüzden ispanya kralı Malta adasını bunlara verir ve hala maltada yaşarlar. 
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hospitalier_%C5%9E%C3%B6valyeleri   

             Tapınak şövalyelerine ne olur ?  onlarda katliyamdan sonra iskoçya'ya kaçarlar ama  Papaya, hükümete ve en önemlisi Hospitailer şövalyeleri ne karşı acayip kin beslerler ve sizin icabınıza bakıcaz A.k ipneleri derler. 

              Öncelikle şunu sölemek istiyorum; tapınak şövalyeleri İskoçya 'da İlk önce denizcilik akademisi kurarlar,ilk altı demir olan gemiyi onlar yaparlar. İngiltere'ye de bunlar öğretir ki. İngiltere daha sonradan bu güç ile denizlerde sömürü başlatır. bunlarda öğrendiler hep askeri sistemleri. artık bunlar inançlı haçlılar değillerdi. Altın kablarda müzik eşliğinde yemek yiyen şaşalı bir hayata sahip olurlar. tabi ibnelik de diz boyu. Fransa devriminde ki altını kalınca çiziyorum en tepedeki rehberinden en alttaki çaycısında kadar hepsi masondu . Hospitaller şövalyelerine yapmadıkalrı nı bırakmıyorlar. onlara siz 12000 Frank karşılığında 16. Lui yi kaçırttınız derler. daha sonra Napolyon Malta'ya savaş açar ve oradaki defineleri gemisine yükler. ve dönerken Mısır sahillerinde İngilizlerin saldırısına uğrarlar ve gemi batar ( diyorlar ) " Gemi batar define de gemiyle beraber denizin dibi ne gömüldü ve şimdiye kadar da bulunamadı derler" siz dediniz bizde inandık . .bi siktirin yaaa . .ulan siz 1 TL yi havaya atsam 7 kere havada vurursunuz. ulan koca Titanik'i  çıkardınız onu bıraktınız ölemi. .sıçarım senin yazacağın hikaye ye. bunlar kapalı kapılar ardında çok başka antlaşmalar yaparlar. Tapınakçılara müthiş servet saplanır bu sayede ve fransa devrimi olur ..

             Diyorum ve burada birinci bölümü bitirmek istiyorum,  kafa kaçtı, 2. bölümden devam edersiniz  kaldığım yerden yani fransız ihtilalinden devam edicem konu çok uzun olduğu için böldüm.Hikayesel anlatım yapıyorum zaten okuma kültürü olmayan bir topluma birde ALi BULAÇ gibi tarih tarih yazmak olmaz  bunları bilmeden 8 tane üniversite diploması alsanda kendi yürek devletini kuramamışsın demektir. O nun için bunları bilmen önemli . fakat tekrar ediyorum  .bunlara takılma, şuana kadar yazılan mason yada İllüminati, siklüminati kitaplarının yada bilgilerinin % 90 nını kendileri yazdılar. Biz onları bizim bilmemizi istedikleri kadar biliyoruz. o yüzden kaynak olarak  KURAN diyorum . işaretlere, şifrelere takılmayın onların planı zaten bu, kendilerini bilerek deşifre ediyorlar, bilgi kirliliği yaratıyorlar. Sen Bunlarla ilgilenirken onlar Suriye'ye girme planlarını hatta daha ilerisini planlıyorlar.  bunları öğren ama takılma, sadece bil .ve paylaş . doğruyu bilerek söylemeyen, susan, dilsiz şeytandır. ( nokta)   



Anaokulundan itibaren aşırı doz doktrinasyondan beyinler dumur olmuş. Rejimin "bu halkın hayal kurmasına izin verirsen ya davulcuya varır ya zurnacıya" itikadıyla hayal kurmak ikinci bir emre kadar yasaklanmış. Ya da en fazla "Atatürk bugün yaşasaydı" sınırlarına kadar tasmalar gevşetilmiş. Haliyle, çikolata paketi üzerinde gördüğünde bile "hıh Mor inek mi olur, saçmalık" dedirtecek hale gelinmiş.

     Sevilay Genç (notu için teşekkür )     


             SElam 




Tahtacızade 

19 Haziran 2012 Salı

Aşkın Kanununu Yazsam Yeniden .

                         



 İnciyi çocuğa vermişler bir somun ekmeğe satmış.
                                                             Mevlana 


                 

Kimi NAsıl Sevmek ? 

                                       " Kimi sevmek?" sorusuna doğru cevap bulmak yetmiyor, " Kim için sevmek?" sorusunu da doğru cevaplamak gerekiyor.Eğer birincisini doğru cevaplamak yetseydi şeytan kovulmazdı. O Allah'ın Rabblığını hiçbir zaman inkar etmedi.Lakin o Allah'ın sevdiğini sevmedi, hatta onu ( Adem ) hasetledi, Allahı ondan kıskandı. konunun ağır gideceğini düşünme, eğer gerçek Aşkı arıyorsan sigaranı yak ve arkana yaslan.
                                        Bu kıskançlıkla diğerini karıştırma,ikisinin arasında İllet farkı var. Hadi bunu da sen söyle. Evet bildin yine " SEVGİ " GAyur'un ( Allahın sıfatlarından çok seven anlamında ) gayretinin İlleti sevgi iken. şeytanın kıskançlığının İlleti " Sevgisizliktir" . sevgisizlik ise Hasedin öbür adıdır.
                                     
                                      O'nu sevmek yetmez, sevdiğini de O'nun için seveceksin, O'nun sev dediklerinide seveceksin. O neyi ne kadar seveceğimizi  vahy ile belirlemiş çizmiş sınırları. Bu sınırları iyi bilecek ve tecavüz etmeyeceksin. O'nun sevginden başkalarına da pay ayırmana birşey dediği yok Yeter ki dozunu kaçırma. Sevginin kontrolünü elden bırakma neye ne kadar pay ayıracağını iyi bil. .                                          

Buyurun sevginin ilahi taksimatına:

                                        " De ki : Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz,eşleriniz, hısım akrabalarınız, kazandığınız mallar,  düşmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden meskenler size Allah'tan Rasülun'den ve onun yolunda cihat etmekten daha sevgili ise, Allah emrini ( Gazabını ) gerçekleştirinceye kadar gözleyin. Allah fasık bir topluluğu doğru yola iletmez. 

                                            " Babalar diye başlıyor ayet ve sıralıyor kişinin Allah'tan Rasulün'den ve Allah yolunda mücadele den daha fazla sevebileceği şeyleri. kendisini bu üç sevgiliden alıkoyabilecek olan engelleri yada sevgi kantarının topuzunu kaçırma ihtimali olan değerleri. nasılda açıklıyor dikkat çekiyorum                   " EŞLERİNİZ " diyor Allah.
                                           
                                             Bu ayet sevgide dengenin nasıl olacağını öğretiyor bize. Bu dengeyi bozanları da açık bir dille tehdit ediyor. Allah bu saydığı isimleri imtihan aracı kılarak, Peygamberleri Sevgi sınavından geçirdi. İbrahim'i hem babası hem oğlu ile sınadı. Nuh'u oğlu ve karısı ile sınadı. Rasulü yakınları ile sınadı. Eyyub'u malıyla sınadı . Bütün bu peygamberler alınlarının akıyla verdiler sınavlarını. Bazıları için belki biraz zor oldu. Nuh'un oğlu için, Rasulullah'ın amcası Ebu Talip için duyduğu hislerde olduğu gibi. Ama sonunda oldu. İbrahim 'in oğluna karşılık Boğazladığı koç doğru adresten şaşmayan Sevgiye verilen bir ödüldü.
                                             
                                             İnce bir nokta var  atlamak istemiyorum. Babayı,kardeşi,kadını,hısım-akrabayı saydığı halde Anneyi saymıyor ayet ?  Babayı saydığı halde anneyi saymamasının nedeni Şartlı sevgi oluşundan.
                                            Baba sevgisi kazanılan bir sevgidir. umutlar gerçekleşmediği zaman yiter. evladından beklentileri vardır babanın, kendisinin geçekleştiremediklerini o gerçekleştirecektir. babasının kutsallarını koruyacak bir haleftir o. Baba gereğinde çocuğunu Allah'tan ve Onun yolundan alıkoyar. Baba evladıyla arasındaki sevgiyi emellerinin gerçekleşmesi uğrunda kullanmazsa sevgisi azalır,hatta tümden yitebilir.
                                            Fakat Anne sevgisi öyle değildir. o kazanılmış değil verilmiş bir sevgidir. o sevgide kayıt ve şart yoktur. baba gibi bir takıp beklentileri sevgisine temel yapmaz anne.
                                           
                                           Günümüzde birçok Ana-baba farkında olarak yada olmayarak evlatlarının katili oluyorlar. Evlatlarını Allah'tan kıskanıyorlar. Ve Allah'tan daha çok seviyorlar onları. Daha doğru bir deyimle Allah'ı onlardan  daha az seviyorlar.                            
                                       
                                            Elbette Allah buna razı olmuyor, yalnız kendisi için yarattığı bir şeyin yine yarattıkların tarafından kendisinden esirgenmesine , kıskanılmasına razı olmuyor, bu ikili ilişkiler içinde geçerli.  ve sonunda alıyor onu ellerinden.  Onun gerçekte kime ait olduğunu böylesine set bir ihtarla hatırlatıyor.Bu yanlış en çok kadın erken ilişkilerinde yaşanıyor. eşlerin Allah yolunda bir birileriyle yarışa çıkmış iki atlet gayreti içerisinde olmaları gerekirken o yola dikilen birer engel oluyorlar. Böyle olunca da Allah kendi koyduğu sevgi ve merhameti alıyor,yani kendi yuvalarını kendi elleriyle yıkıyorlar, kendi huzurlarını kendi elleriyle kaçırıyorlar. Evet  Allah 'ın koyduğu sevgiyi   Ayete buyurun hemde sevgiye ayet diyen ayete .
                                           O'nun Ayetlerinden biride kendileriyle kaynaşmanız için size kendi nefislerinden ( cinsinden ) eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması. ( 30/21 ) 
                                           
                                          Allah'ın ayetlerinden  olan SEVGİ 'yi O'nun yolunda kullanmak varken, o sevgini sahibine silah olarak kullanmak ne kadar kötü, ve acı
                                 
                                        " İnsanlardan kimi Allah'tan başkalarını ona eşler koşar, Allah'ı sever gibi severler onları. İnananlar ise en çok Allah'ı sever ( 2/165)  
                                           
                                          Günümüz insanı nın Allah'a inanışı cahiliye insanının  Allah'a inanışına nitelik yönünden çok benziyor. Çünkü Sevgi değil İhtiyaç belirliyor Rableri ile olan ilişkilerini çünkü insan " Ey Allah'ım sana muhtacım çünkü seni seviyorum "   deme yerine  " Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var "   demeye getiriyor.    
         
                                          Cahiliyede müşrikler kendilerini Allah'a yaklaştırdığını  idda ettikleri putlarını savaş,kıtlık ve salgın hastalık zamanlarında hatırlıyorlardı O sıkıntı geçince, dün ölürcesine yalvardıkları tanrılarını bugün unuturlar. hayatın hayhuyuna tekrar dalarlardı .  Şu anki senin tanrıyla ilişkin buna benzemiyor mu? işte soru bu.  Bu ilişkinizin temeli Sevgi değil  İhtiyaca dayanmıyor mu ?  Dahası açın günümüz insanının gönlünü , onu kaptırdığı şeyler arasında yaratıcının kaçıncı sıraya geldiğine bakınız. Hatta gölüne tıkıştırdığı bir yığın dünyalık arasında yaratıcıya bir yer ayırıp ayırmadığına bakınız. bakınız ve bana mesaj atınız .
                                     
                                         Sevgi Barıştır üstelik, elbette sevginin bir teminatı olması gerekmektedir, İşte bu teminatı kul veremez ama bakın kim veriyor.

                                        " Ve onların kalplerinin arasını ( sevgi ile) uzlaştırdı . Sen yeryüzünde olan herşeyi verseydin yinede onların kalblerinin arasında ülfeti oluşturamazdın. Fakat Allah onların kalplerinin arasını uzlaştırdı. ( 8/63)                    

                                          Gönül ferman dinlemiyor ve sevgi henüz borsalara düşmemişti. İki insan birbirine kaç para verseniz sever ? yada seven iki insan hangi bedeli ödeyince terk eder bu sevgiyi ? fiyatı nedir kalbin ve onun en soylu meyvesi olan sevginin ?
                                                   
                                          Gönüllere söz geçirecek olan sultanlar ve fermanlar değil o gönlün sahibi olan Allah'tır onun bir vasfı da " Mukallibu'l -Kulub" dur ( Kalpleri evirip çeviren ) eğer o gönüllerde sevgi meşalesini tutuşturmuş sa Dünya bir araya gelse söndüremeyecektir o meşaleyi.

                                                     

Tutku ( Çarpık sevgi ) :                                                       

                                                       
                                         Gerçekte sevgi, özgürlüğün üst sınırıdır, İnsanı mahkum eden duyguya ise sevgi denmez Tutku denir      
                                               
                                         Bu ikisini birbirine karıştırmamak gerekir, sevgi ile tutku birbiri ile tamamen farklı şeyler.  Sevmek birşeyin içinde olmaktır  Tutku ise birşeye kapılmaktır  bir sele, bir rüzgara bir topluluğa kapılır gibi kapılmaktır.
                                     
                                         Sevmek özgür kılar, tutku tutuklar. tutkusunu sevgi zannedenlere söylüyorum. Elinizi kolunuzu bağlayan, iradenize söz hakkı tanımayıp onu teslim alan, sizi uysal bir binek gibi istediği tarafa sürükleyen şey en büyük özgürlük olan  SEVGİ olabilirmi ?
                                           
                                        Tukunun bir türü de, bir tiryaki bana tiryakisi olduğu şeyi sevdiğini söylüyorsa ben bunu " tutku " olarak anlarım. ve onun tutkuyu sevgi sandığı sonucuna varırım. sigara, alkol, aşk ekek. Artık neye tiryakiyse.
                                 
                                        Kadın yada erkek, özellikle kadınlar ( hanım kızlar )  bir zombi gibi kendisini esir edip ardından sürükleyen şeyin adını Aşk koymaktan gizli bir haz duyarlar. Gerçek aşkın, saf aşkın iyi şöhretinden böyle istifade ederler . Halbuki bu aşk değil tutkunun ta kendisidir. çünkü gerçek Aşk insanı kendi cinsinin elinde oyuncak etmez, İnsana özgürlük bahşeder ve aşkınlık kazandırır.
                               
                                        Gerçek aşkı tanımayanlar iki kişilik divaneliklerin adını aşk koymakta ısrarlıdırlar. bu durum psiko - patolojik bir vak'adır . Alında " tutku" olan bu tip Aşklar çoğunlukla yalnızlığı yüksek dozda yaşayan fertlerde görülür. bu tipler çektikleri aşırı yalnızlıklarını hafifletecek birilerini buldukları zaman, ilk anda kronik yalnızlıklarını hafifleten o kişiye karşı duydukları minnet hissini aşk zannederler. Uzun zamandır uçsun bucaksız yüreğinde bastırdığı yalnızlık acısını dindiren bu unsura karşı duyulan minnet ve şükran hissidir bu.
                               
                                     Aşk zannedilen bu hissin güçlü olması sevginin şiddetinin ölçüsü değil, daha önceki yalnızlığın derecesinin büyüklüğüdür.Yeni durumda, yalnızlık açısından değişen pek birşey yoktur aslında. Evvelce tek kişilik olan yalnızlık, şimdiki durumda çift kişilik yalnızlığa dönüşmüştür,
tabi bu tutku platonik ( tek taraflı ) değil ise.
                                                     
                                    Platonik Aşklar genelde hayal gücü ile orantılı olarak büyürler. bu tip sevgilerin çoğu hayali sevgidir. Sevgi hayal olduğu sürece katlanılır . Fakat sevgi insanlar arasında yaşanılası bir olgu haline dönüştüğünde, aradığını bulmuşluğun korkusu ile donar kalır kahramanımız  çünkü onun aradığı sevginin kendisi değil , şöhretidir. Onu bir avuntu aracı olarak kullanır. Deniz kartpostallarında hayali geziye çıkan adam gibi, sevgilinin kendisine değil fotoğrafına tutkundur.
                                         
                                    Bu tip sevgilerin diğer bir boyutu da insanın kendi sorunlarını çözmek yerine, kendinden  kendi gerekçelerinden kaçmak için başkaları ile ilgileniyor görünmeyi seçmesidir. Kendi sorunlarının tümü yüzüstü dururken sevdiğini sandığı insanın sorunlarını çözmeye çalışır ve bunun adını da " Fedakarlık " koyar işte bu insanın kendisinden kaçışıdır. tabi sonuçta hiçbir sorun çözülmüş olamaz.
                                                 
                                  Bundan sonra anlatacaklarım önemli artık hanım kız . .iice dinle. Cinsellik, Alkol,Uyuşturucu, mecnunluk ve serserilik aşkın doğal bir sonucu olarak gösterilir çarpık sevgide.bu kocaman bir yalan ve aldatmacadır. bunlar olsa olsa doyumsuz birinin, kendisini içine atıp kaybolacağı bir girdap,kuyu arama çabasıdır. bu tip sevgilerde sevilen girdap,  kuyu,  görevi görür. o adeda bir intihar aracıdır. aman dikkat.
                                   
                                  Bütün bunlar sevgi değil, aşk değil, tutkunun farklı yansımalarıdır. Böle birisini eşine bakması bir tiryakinin tiryakisi olduğu şeye bakması gibidir. Yalnızlığı içki şişesinde balık olma düşüncesiyle gideren bir ayyaşla, yalnızlığını bir kadının cinselliğinde giderme düşü gören bir tutkunun ruh halleri birbirinden farklı değildir.
                                 
                                 Halbuki sevginin dinamiği ruhtur, ve ruhun cinselliği yoktur. İnanan ruhuyla sever, O sevgide ön planda olan cinsellik değildir ruhun içinde gizli olanlardır. Bu sevginin ta kendisidir işte. Peki kaç kişi buna sabredebilir, kaç kişi dayanabilir, soruyorum size. Kaç kişi o sınırları ihlal etmeden yaşayabilir, hele ki günümüzde fırsatların yoğun olduğu günümüzde, birşey demiyorum ^^
                                     
                                Saf ( ruhani ) sevginin altında cinsellik arayan tipler ruhuyla değil aklıyla yada başka yerleriyle seven tiplerdir.Sevgiyi hep cinsellik olarak algılayanlar ruhani sevgilere de " Libido" gözlüğünden bakarlar.(  biraz fazlamı kaçırdım hehehe ^^)  birçok kişi cinsel arzuyu kafalarında sevgi ile aynileştirdikleri için birbirine duydukları bedensel isteği kolayca " sevgi " yada " aşk" sanabilmektedirler. Öyle olduğunu kabul etsek bile (hadi diyelim çocuk çok iyi sevişiyor) İlleti cinsel arzu olan bir sevginin ömrünü ve değerini varın siz hesaplayın. Kaldı ki bu sevgi değil  iki kişilik bencilliktir; çift kişili yalnızlıktır.
                               
                               Yalnızca tek bir kişi tarafından tüketilecek kadar kısır bir yüreğin ürününe nasıl " sevgi " diyebilirsin . Sevginin sadece kendisine tahsis edilmesini Allah bile kullarından istememiştir O'nun istediği sevgide başka birşeyin kendisine denk tutulmaması, en çok kendisinin sevilmesidir.

                                                   " İnananlar ise en çok Allah'ı severler " ( 2/ 165 ) 
                                                     
                               Çağdaş insanın Aşk adını verdiği yalnızlıkta, iki kişi  dünyayı, Allah'ı Rasulü karşılarına alıp bir LTD şirket kurarlar. bu iki kişilik şirketin adına da SEVGİ derler ( bu isim ne kadar çok var dimi güzel bir isim aslında )      
                           
                               Modern insanın hastalıklarından biride sevmeye değil, sevilmeye beğenilmeye çalışması bunun için olmadık kılıklara girilmesi, bir yığın maskeler edinip, insanlara gerçek yüzlerini değil maskeli yüzünü göstermesi ve sonunda maskesini gerçek yüzü sanması.
                                               
                               Romanlara filmlere konu olan ve adına" Büyük Aşk " denilen bu çarpışık sevgi bir tür tapınışa kapı aralıyor. Tutkuda taraflar birbirini sevme değil birbirilerine tapınma yarışına girince, Aşk bir fetişizme dönüşüyor. İnsanoğlu tarih boyunca putunu hep kendisi yapmış sonra dönmüş yine kendisi bu putlara tapınmıştırbu kadim tutkunun bir devamı oluyor işte bu. bizzat tutku yani " heva " oluyor tutkusunu heva " tanrı " edinenden Kuranda bahsediyor
                                               
                           " Tukusunu tanrı edinen kimseyi görüyormusun " ( 25/43)  
                                           
                             Gerçek sevginin yüceltici gücü olduğu gibi çarpık sevginin de aynı oranda alçaltıcı özelliği vardır. Birincisinde insan kendisini bulurken, ikincisinde kendisini yitirir. Sevdiğini ilah edinir,onu tefekkür eder,onu zikreder, onu tesbih eder, onu görür, onu yaşar. o artık sevgili olmaktan çıkıp bir çeşit ilah olmuştur. ve bu saydıklarım zaten birer tapınış yötemleri değilmidir. 30 yıllık tecrübe konuşuyor burada ^^
                                               
                            Kahramanımız en büyük dağılımı sevgi dağılımında yapmıştır.yalnızca Allah'a verilecek payı  kendi cinsine ayırmış, tutkusunu tanrı edinmiş ve onu " Allahı sever gibi "   sevmiştir. Böyle bir tavra karşı Allah'ın tavrı farklıdır. 
                                                
                          "Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerindede bir perde vardır" ( 2/7 )                                            
                                               
                            Sonunda nemi olacak onuda aynı kaynaktan öğrenelim
                                               
                           " O putlaştırdıkları kendilerine yardım etmezler, tersine kendileri onlar için hazırkıta askerdirler " 
                                           
                             Heleki tek taraflı tutkularda bu gerçek kendini ne kadar açık bir biçimde gösteriyor. Sevgili adını verdiği ikonu memnun etmek için yaptıklarının yarısını Allah için yapsa belkide O'nu razı edecek. Bu serüven bazen tarafların birbirlerinde yokoluşuyla son bulur. Maddi manevi intihar
                           
                             Modern hayat, İnsana ruh açlığını farkettirmemek için habire oyuncaklar üretiyor. Aile bağlarını, toplum bağlarını, sosyal erdemleri,  zayıflatıp yok ederek bireyi önce yalnızlığa itiyor. Ardından yalnızlığı hatırlayıp onu yenmeye çalışanların rotasını saptırıyor, ona yaşına göre oynayacağı oyuncaklar imal ediyor yada sıkıntılarından kurtulamama psikolojisini aşılıyor, bu oyuncaklar yalnızlığını geçici bir süre unutturabilir ona bir uyuşturucu gibi . Asıl mesele bu verilen oyuncakların arkasındaki gizli maksadı görebilmektir.
                                             
                            Bir kez toplumu bu hale getirirsen gerisi kolay, Böylesi bir toplumda insanlar arası ilişkilerin illeti sevgi değil menfaat tir belirleyici gücünü sevginin oluşturmadığı modern ilişkiler , tüketim,gösteriş,reklam ve sahtekarlık üzerine kuruludur.
                                               
                           Bu bir yabancılaşmadır, Herşeyden önce insanın kendisine karşı yabancılaşması, öz benliğine karşı yabancılaştırılmasıdır. Böyle biri için sevgi , karın doyurmayan bir ayrıntıdır. Yabancılaşmış tip herşeye midesinden baktığı için , herşey orayı doldurduğu oranda, yada bir eşya gibi tepe tepe kullandığı oranda kıymetlidir. Ruhun varlığından haberi olmayandan ruhun açlığını nereden bilsinler ?
                                                   
                          Sevmek Fedakarlıktır  verdikçe,harcadıkça çoğalır kimi harcamaların sonu tükenmiş ve yoksulluk olabilir fakat sevginin bizzat kendisi zenginliktir. Bu yüzden sevebilen insan 2 dünyanın en zengin insanıdır çünkü gerçek zenginlik vermektir .  Üreterek kazanılan ruh olgunluğu , başka bir şeyden kazanılmaz, hele tüketerek harcamaktan hiç , Emek buna derler işte ,
                                             
                          Şehvete dayalı, cinselliğe dayalı ,paraya, güzelliğe vb.dayalı sevgi aslında aklı ve duyguları hükmü altına alıp kalbi yanıltmasıdır  bunun benzeri hayvanlar dada görülür. bu tip bir arzu tatmin edilmez ise ihtirasa dönüşür. Sadistçe duygular, İşte bu tatmin edilmeyen ihtirasın insanı teslim almasının sonucudur . .
                                                                                 
                         Günümüzde üst tasarım yada mecnunluk olarak görülebilir, farkında insanoğlu herşeyin . Bir yolu bilmekle o yolda yürümek aynı şeyler değil. sadece ama sadece düşünmek için kendine biraz zaman ayır . sigaranı, telefonunu, herşeyini arkanda bırak, sadece düşünmeye odaklan. Figt Club hesabı "  mağarana dön"

SONUÇ:  Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin . . ^^

                                                                                   

5 Haziran 2012 Salı

Korku politikası - Deccal - Mehdi - Hızır






http://www.youtube.com/watch?v=oAJNv2bjPU8


SElam ;

                      Uzun zamandır yazmak istediğim bir konuydu bu ; ki belkide en önemlisi diye düşünüyorum çünkü islamiyete de bir şekilde bulaşmış bir inanç sistemiyle karşı karşıyayız.başlıkta yazdığım " HIZIR"
                     
                      Genel 2 tanım yapacağım,giriş olarak  ve bu 2 inancın hangi sebeple bize ısrarla tanıtılmak ve  hayatımıza sokulmak istendiğini anlatacağım. önemli bir konudur. Çünki bu tip inanışlarla taaa  Babil sürgününden beri insanları bir arada tutmayı başardılar.
                        Yukarıdaki video ile başladım yazıya takip edenler çok iyi bilirle Haarb projesini, http://www.youtube.com/watch?v=K-1Qjje2W2k  bu videolardan bir çok var insanlar bitaraflarını yırtıyorlar , özellikle RUSYA. fakat bu videonun bile tıklanma oranı 8,087 (en son) . . http://www.youtube.com/watch?v=4GuqB1BQVr4  buda justin denen 17 yaşındaki bir piç evladının bir videosu ve bu yavşağın videosu tam 61 MİLYON kez izzzlenmiş . bide bana diyorlarki MKULTRA ( zihin kontrolü ) hakkında yazılar yazdım , koçum sen hayal kuruyosun yaaa. .sen İranda yaşa . Türkiyede  bu var , Necmettin ERBAKAN bunu defalarca söyledi videolarını  koydum . belgelerini koydum, dedim .onlar "Türkçe olimpiyatlarını övdüler" bana. ama size teşkkür ediyorum burda uyandırdınız beni .
                               Devam edelim kenardan. Yukarıdaki video Japonya depremi hakkında bilgi veriyor şiddetle izlemenizi tavsiye ediyorum fotoğrafın altındaki linkten girebilirsiniz. onunda izlenme oranı 10 BİN falan :d . video depremlerden önceki ani hayvan ölümleri ve doğa olaylarını inceliyor. Ve çarpıcı sonuçlara ulaşıyor,  videonun sonunda şunu diyor ; Hadislere göre 1 doğuda 1 batıda 1 Arap yarım adasında çok büyük depremler olduktan sonra Mehdi A.S çıkacak. hooooppp burda sağa çek  İşte bizim dinimize sokulmak istenen  bu !. korku politikası. ulan gaybı yanlızca Allah bilir cahil yobaz. 2 rekat namaz kılınca ülkeyimi kurtardığını sanıyorsun bütün ülke dini unutuyor. belçikada ezandan MUHAMMET çıkartılıyor umurunda değil, ama siyasete geldiği zaman aslan kesiliyorsun, nerede tepkin, hani cemaatler çok güçlüydü, hani dünyaya dini biz yayacaktık, hani her yerde türkçe konuşulacaktı . ulan  Ezandan MUHAMMED i çıkartmış adamlar, sen neyin peşindesin yazıklar olsun http://www.youtube.com/watch?v=u9Kb5epLIE4  buda link;   yazıklar olsun 271 kez izlenmiş , bumu lan Müslümanlık bumu lan cemaatçilik İşte size ılıman islam ve Dinler arası diyolog projelerinin meyveleri arkadaş . TEk Dİn. Tek Tanrı Tek Ekonmi Tek Devlet. .iyi uykular  .
                              Toparlıyorum, ve hadisten devam ediyorum, içimize soktukları bu çarpışık  hadisler ile ( Tevrat ve incili komple kendilerine göre yazdılar ) bir hazırlık olduğu belli, kıyamet senaryolar,savaş,deprem senaryoları herşey plan dahilinde ilerliyor. peki ne için ?
                           
                              1. başlığımın ( korku politikası ) sebebi buydu, bir hazırlık var değilmi . yok maya takvimi, yok depremlerin artması, UFO, istilası olacak, belki Justin i takip etmekten dönüpte dünyanın neyle ilgilendiğini görmüyorsunuz fakat, inanılmaz bir UFO öğretisi yayılmaya başladı. konunun sonunda buna değinicem sırayı bozmak istemiyorum, zaten uzun konu çook.
                               Yani mehdi -mesih . ne derseniz deyin . bunların gelme öğretisinin tamamında bir kötülüğün arkasından gelecek deniyor değilmi. Yani öğreti bu şekilde   " Dikkat kötülüklerin arkasından"
                                Bu hikayelerin asıl amacı ve yapılan korku politikası , kötülükleri meşrulaştırmak ve yanlış kader anlayışı sayesinde bu olanların tamamını Allahın bir sıralı senaryosu gibi göstermek. İşte Ahir zaman, günah çok, bunlar zaten yazılı, sabredin, mesih gelecek kurtarıcı gelecek sabredin . NAH gelecek .
                             
                               Bakın dostlar,  Mesihhiyattan -İsrailiyattan geçmiştir bu kavramlar bize ilk olarak Yahudilerde,BAbilde çıkmıştır kardeşim. MÖ 5 YY, Adamları almışlar Babil e sürmüşler Babil sürgünü sırasında   yahudi toplumunu bir arada tutmak için hahamlar, bekleyin kurtarıcı gelecek, sabredin diyerek adamları ayakta tutmuşlar. mesele burdan çıkmış . Hz. İsaya sahte mesih demelerinin sebebi bu işte.
                              Hz İsa gelmiş; e napmışlar peki " İnanmamışlar " ve Hz İsadan sonra Hrıstiyalar bunu sürdürmüşler. Hrıstiyanların bunu sürdürmelerinin sebebi ROMA da uğradıkları zulüm " bekleyin bir kurtarıcı gelecek " gelmişte . mesela Miladi 3 YY da Anadoludan çıkmış Hristiyanların bir mesihi var . ama taşlayarak öldürmüşler. dolayısıyla hala geliyor.
                               Yahu kuran nelere değinicek, neleri anlatıcak sivrisineği misal gösterecek. bukadar önemli bir haberden hiç bahsetmiyecek .. Olurmu , yahu olurmu Allahınızın aşkına bukadarmı yaa bukadarmı. Allah bunu bildirmezmi, Bir ayette bahsetmezmi , Kuranda Mesih ile ilgili hiçbir ayet yokdur , Deccalde yoktur. Son Gelecek olan gelmiştir ( Hz MUHAMMED ) dahada kimseyi beklemeyin . çünkü kimse gelmeyecek Mesih " Hidayete ermiş olan " demektir yahu o sensin lan düdük ,sensin.  sizsiniz - biziz arkadaş .Kimseyi beklemeyin çünkü gelmicek bu politikanın amacı bu , MÖ 5 YY dan beri de buydu. prim vermeyin bunlara Muttaki olun Kurandan yardın alın, ama bu tip haberlere gözünüzü seveyin bu bağlamda bakın . Allah tan gayri herşey yok olucudur ( Ümeyye bin ebu salt es sekafi )  nokta

                              Peki bu kötülükleri meşrulaştırmanın bi yolu olmalı ama dimi ; Deccal bunun için her dindede biçilmiş kaftan. Bakalım neymiş .

                                                         II . BÖLÜM 

                                        Deccal (antichrist) ahir zamanda dünyaya inecek olup, insanlığı Tanrı’nın yolundan saptırarak bütün dünyaya savaş, açlık ve sapkınlık yayacak olan kişidir.  Şuan aramızda olması mutemel diilmi .  Yukarıda belirttiğim gibi deccal aslında iblisin insan şeklidir. Hz.Nuh’tan Hz.Muhammed’e kadar bütün peygamberler kavimlerini Deccal tehlikesine karşı uyarmıştır. 3 semavi dine göre de deccal’in hikayesi aynıdır. Yeryüzünde büyük bir fitne çıkaracak, insanları Tanrı’nın yolundan saptırıp kendine hizmet ettirecek, daha sonra Mehdi ile Mesih (Hz.İsa) deccali bulup bizzat öldüreceklerdir. Şimdi deccalin özelliklerini hadislere bakarak yakından inceleyelim:
Hz. Adem’in yaratılışından itibaren Kıyamete kadar geçen süre içerisinde Deccalden daha büyük bir fitne yoktur”
“Hiçbir peygamber gönderilmemiştir ki, ümmetini tek gözü kör, çok yalancı Deccal ile korkutmuş olmasın. Haberiniz olsun! Onun tek gözü kördür. Yüce Rabbiniz ise kör değildir. Onun iki gözü arasında Kâfir yazılmış olacaktır.”
Ayrıca bu hadis illuminatinin simgesinin neden tek göz olduğunu açıklıyor 
“İsa, deccali öldürdükten sonra iki kişi arasında düşmanlık kalmaz
Bu hadis de bize deccalin ölümünden sonraki dünyayı tanıtıyor. Bu konuya da sonraki başlıklarda değineceğiz. Ayrıca Deccalin yağmur yağdırma gücünün olduğu rivayet edilir. Hatta o yüzden modern illuminati’de deccalin lakabı “rain man”dir . 
                                      İşte sizi neye hazırladıkları az çok kafanızda yer etmiştir umarım. bu konuyu toparlıcam daha sonra ama önce HIZIR inancına gelicem . burada durum biraz farklı gibi ama vardığı sonuç aynı ; işte başlıyorum ;

                        Kuran da geçtiği ayet (Kehf suresi  Musa A.S  -Hızır Kıssası ; ( bir kul ) 


60. Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "Durup dinlenmeyeceğim; ta iki denizin birleştiği yere kadar varacağım, yahut senelerce yürüyeceğim." *

61. Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti. *

62. (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.

63. (Genç adam:) Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti. *

64. Musa: İşte aradığımız o idi, dedi. Hemen izlerinin üzerine geri döndüler.

65. Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy ve peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.

66. Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı? dedi.

67. Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.

68. (İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?

69. Musa: İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem.

70. (O kul:) Eğer bana tabi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma! dedi.

71. Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.

72. (Hızır:) Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.

73. Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi.

74. Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!

75. (Hızır:) Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi.

76. Musa: Eğer, dedi, bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Hakikaten benim tarafımdan (ileri sürebilecek) mazeretin sonuna ulaştın.

77. Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) hemen onu doğrulttu. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi.

78. (Hızır) şöyle dedi: "İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."

79. "Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı." *

80. "Erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk." *

81. (Devam etti:) "Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin."

82. "Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur

                                       
                                             Ayet bu şekilde . günümüzdeki Hızır inancınıda az çok biliyorsunuz ( ledün ) ilmi denilen bir ilim ile bize yardıma koşan Hızır. Miraz mesih inancına benzemiş farkediyormusunuz . ama biraz ılıman ı . bakın size bu ayetin asıl anlatmak istediği neymiş ondan behsedeyim; üşenme oku hayata bakışını değiştiricem birazdan ; hehehe

                                                               
           1- Bu kıssa Aslında Hz Musanın  hayatının bir özetidir; 

A- Hz musanın Mısırda öldürdüğü kıpti çocuk bir kul kıssasında ölen çocuktur. burada bir kul ( hızır)  Hz Musa ölen kıpti çocukta kıssadaki çocuktur.
      Allahın burada muradı " ey Musa hayatını gözünün önünden geçir eğer sen o çocuğa vurmasaydın bu noktada olmayacaktın " mesajıdır bu Allah ( cc) senaryosudur. 

                           Hz Musa o dönemde Prens'ti habeş ordularının komutanıydı , habeşistana kadar sefer yapmış, hatta habeşistandan zaferle dönmüş ve firavunun yerine adaydır. yani Mısır firavunu olmaya aday, ama Allahın senaryosu bu değildir hakikatte. 
 Musa A.S kaza ile bir kıpti cocuğu öldürür. o kaza cinayeti ve cinayetten sonra Medyen ' e http://tr.wikipedia.org/wiki/Medyen kaçış . bu kaza olmasa Medyen' e kaçmayacak, Medyen'e  kaçmasa ŞUAYB peygamberin medresesinde eğitim almayacak, orada 9-10 yıl okumasa Allah ( cc) peygamberlik göndermeyecek. Dönüşte DUA vadisinde Peygamberlik gelmeyecek.Allah ( cc ) senaryosu budur. buraya dikkat. " Cüz-i Şer ile Külli Hayr "  murad oluyor bazen. Yani görünüşte bakıyorsun parçada kötü duruyor,parçada kaza duruyor,parçada cinayet duruyor. fakat önemli olan Parça değil bütündür yani sonunda ne olacağıdır. Olaylara bu Kıssa gibi bakmak gerekir, Allahın bak dediği yerden ( bununla ilgili yazı yazmıştım ) " Yani elimden bir kaza çıktı ama Allah beni medyen'e mi göndermek istiyor ? "                       
  B- Deldiği Gemi :    Bu bölüm ise Hz Musanın İsrailoğulları ile ilişkisini yansıtıyor. İsrailoğullarını arkasına taktı getirdi " Kızıldenize" deniz yarıldı ve geçmeleri gerekirken. Bunu gören İsrailoğulları nedese iyidir " Ey Musa sen bizi göz göre göre ölümemi götürüyorsun "    bunu bize Kuran haber veriyor. bu büyük bir nankörlüktür yani " Gemimizi mi deliyorsun ? " anlamına gelir Kahraman bu kıssada Hz musa bir kulun ta kendisidir. 
                                           Bu kıssada Hz Muhammed 'e de bir pay vardır 
Mekke döneminde HZ Muhammed onların ahiretlerini,Geleceklerini kurtarmak için,yaptığı tüm ilahi davetlere müşrikler, gemileri delen bir haydut muamelesi haptılar ( HAşa ). Nediyorlardı " Ey Muhammed sen Mekkenin istikrarını bozuyorsun" bizim saadetimizi bozuyorsun fakat Allah RAsulu gemilerini deliyordu zalim kral el koymasın diye. yani aslında "  ebedi hayatları kaymasın diye dünyalarına çivi koyuyordu"  çünkü; Dünyevi kazanç ve dünyevi refah onların felahına mani olmuştu. ( Mekke o  dönemde baharat yolu üzerindeki en işlek şehir Akdeniz ile okyanus arasındaki ticaretin kaymağını Mekke yiyiyor yani Mekkedeki Bir avuç kodaman aile yiyiyor) yedikçe şımarıyorlar, yedikçe azıtıyorlarve paylaşmıyorlar, " El hakümüt tekasür hatta zürtümülmekabir " Kazirlere girinceye kadar, ölünceye kadar, biriktirme ve çoğaltma tutkusu sizleri helak etti. Ayetinde bildirildiği üzere işin özü müşrikler ; Muhammed geldi biz işimizden olacağız tatlı ticaretimizden olacağız diyorlardı.Fakat Allah Rasulu görünüşte onların gemilerini deliyordu, ama hakikatte onları kurtarıyordu.Dünya gemilerini yaralıyordu fakat Ahiret gemilerini kurtarıyordu. Fakat onlar gemilerimizi deliyorsun diyerek üzerine yürüdüler. 
                                             Allah rasulu onlarla savaştı, " Hani fetih istiyordunuz alın size fetih " bedir savaşının arkasından inen ayette diyor Kuran bunu . Bedir de yenilen müşriklere, yenilgilerini Fetih olarak sunuyor kuran. ( Yenilgi nasıl Fetih olur ) 
.                                             CEVAP : Kafirin yenilgisi kendisi için fetih tir yedildikleri için imana biraz daha yaklaştılar. Yenmiş olsalardı biraz daha uzaklaşacaklardı. Çocuklarımızı öldürüyor dediler Allah rasulu için aynı bu kıssadaki çocuk gibi . Fakat işin iç yüzü " Ahiretlerini kurtarıyordu Allah rasulu oların " 

C- Duvarın Onarılması Bölümü : Allah Rasulu Hicretin 7. yılında Hayber in fethinden sonra, Ebu Sufyan Mekke deki açlığı şikayet etmek için Medine ye geldi. Hiç boyun eğmeyen,kibirlerinden dağa,taşa sahiplenen müşrikler hiç akıllanırmı, adam olurmu. Fakat Allah ( cc ) Mekkenin burnunu öyle bir sürttüki öyle bir ders verdiki. 
                                                             İyi dinle burayı ; "Sümame bin üsal" ,Yemame' den tahıl göndermedi mekke 'ye ( Yemame Yemen ile Mekke arasındaki tahıl ambarı )  tarihçilere göre Sümame bir kral dı bu zat bir gün Mekkede Ukas panayırında HAc etmek için geldi. müşriik,kafir, böle bi tip yani .sadece eteğini 4 tane köle taşıyor diye rivayet ediliyor. böyle bir tekebbür,kibir. 
                                                            Peygamberimiz önüne çıkmış ve " Seni Allahın dinine davet ediyorum " demiş 
           Sümame ; Bir daha önüme çıkarsan seni gebertirim diye cevap veriyor.zavallı adam çok küstahça, hatta hakaret boyutunda laflar ediyor orada. 
                                                            Birgün , takriben hicretin 6.yılında bir yatsı namazında, devriye müfrezelerinin bir gurubu yakalayıp getirdiği haberi geliyor. Peygamberimiz mescidin önüne çıkıyor,birde bakıyor ki " Sümame " yakalayanlar kimi yakaladıklarını bilmiyor, meğer kral yakalamışlar. Sen Sümame değilmisin? diyor Efendimiz. adam küfreder gibi,tükürür gibi cevap veriyor. O zamanlar hapishane yok, mescidin içine bağlıyor ve diyorki sakın eziyet etmeyin. 
sakın aç bırakmayın, onu aranızda doyurun. Mescit İslam sitesinin atan kalbi ozamanlar efendimizin tüm hayatı orada geçiyor,Sahabe orada, Efendimizin o billur temiz hayatı orada gözüküyor. Sümame herşeyi seyrediyor tabi. Ertesi gün geliyor sahabe Yarasulallah bir şikayetimiz var. Sümame deve gibi yiyiyor. bizim 8 imizin 1 günde yediğini 1 oturuşta yiyiyor. aralarında böylece doyuruyorlar.Efendimizin yaptığı sadece Namazdan çıkıp direğin yanına gelip " Sümame Allaha teslim olma vakti gelmedimi " diyor 
   Sümame ;  yeryüzünde senden daha nefret ettiğim kimse yok diyor, Efendimizin belli belirsiz dudakları oynuyor, dua ediyor belki ve gidiyor.
                                                                Her vakit böyle geçiyor, fakat Sümame değişmiyor, yanlız tüm olanları izliyor. O dönemde Efendimizin Tüm oda kapıları mescide açılıyor, hayat,gün,gece hep orada geçiyor. Sahabeyle,eşleriyle,çocuklarıyla, herşeyi görüyor Sümame.
                                                                3 Gün geliyor yine soruyor Efendimiz; Sümame yine boş boş bakıyor. Efendimiz " Salın " diyor. Sümame şaşırıyor, benimi? diyor . bir kralımı ? Efendimiz ondan kurtulma akçesi olarak ağırlığınca altın istese Sümame dünden razı fakat hiçbişi diyor Efendimiz.salın diyor ve salınıyor. Sümame Bakii Hurmalığındda kayboluyor ( bakii mezarlığının arkası içinden su akan bir hurmalık burası ) bir müddet sonra Sümame geri geliyor. Ya Rasulallah diyor sahabe ; Efendimiz mescidin avlusunu daha terketmemiş ( Ravi o an için derki ; Rasullahın alnında ay doğdu sanki gözleri ışıldadı ) 1 Adam,1 Adem,1Alem Sümame geliyor, saçı sakalı ıslak ağlar bir vaziyette geliyor, ve kapanıyor Rasulullahın ayaklarına " Teslim olmaya geldim Yarasulallah diyor" 
                                                                 15 gün kalıyor orada, dini iyice öğreniyor  Sümameyi evinde misafir eden Medineli ev sahibi Efendimize şikayete geliyor. Yarasulallah Sümame hiç birşey yemiyor diyor. iman edince karnı doymuş sanki, deve gibi yiyen adam iman edince yemek yemez olmuş. Efendimiz bir hadisinde " Mümin 1 bağırsağı  ile kafir 7 bağırsağı ile yer " buyuruyor. bu hadiste bu olayın bir devamı gibi sanki. 
                                                                  Ve Sümame gidiyor artık giderken Mekkeye uğruyor hızını alamıyor imanın tadına varınca. Mekkelilere İman etim diyor. Biat ettim diyor, Mekkeliler hemen başına üşüşüyor öldüresiye dövüyorlar. sen iman ettin ha ! bize ihanet ettin ha ! bu sırada biri uyarıyor gurubu; yahu siz neyapıyorsunuz.? aç kalırsınız bu Sümamedir Yemame nin reisidir diyor, grup ayıkıyor işe, Fakat Sümame Kabenin eşiğine geliyor, ve diyorki ; Size bundan sonra zırnık yok elini kolunu sallayarak Yemameye dönüyor.ve Mekkenin tahılını kesiyor. işte bunun üzerine Ebu sufyna Medineye geliyor, kıtlık başlıyor öyleki hayvan kemiklerini dövüp yiyiyor Mekkeliler artık. ( Allah cc terbiye edecek ya ) ve Efendimiz  Ebu Sufyanın devesine alabildiğince gümüş külçeler yükletiyor al diyor bunları Mekkeli fakirlere  ekmek ve aş olarak dağıt diyor. Zamanında onlar yüzünden terkettiği Mekkelilere, Kovulduğu,hicret etmek zorunda kaldığı Mekkelilere gönderiyor. 
                                                              "Ekmek ve su vermeyen kasabanın içerisinde duvar yapıyor. Burdaki bir kul kıssasındaki bir kul Hz Muhammed tir "
                                                                
                                                               
                                                          Buraya kadar size 3 bölümdede bu ayette Allahın Nereden bakmamızı istediği anlatmaya çalıştım . peki Hızır nerede? diye soruyosun muhtemelen,
bu ayette geçen kulun Hızır olduğuna dair ne Kuranda, nede sahih kaynaklarda hiçbir bilgi yoktur. Hızır arapçada ( Yeşil Adam ) demektir " Abdun bin ibdina"  diyor Kuran yani bir kul diyor, çeşitli tefsirlerde bunun melek,insan vb olduğuna dair bilgiler var, yahu daha bu bile belli değil 
                                                          Fakat efsanevi bir kişilik olarak onu bu güne getirmenin dini bir alt yapısı ve dayanağı  kesinlikle yok. birkere kuran yaşama konusunda açık bir hükme sahip
" Vema cealna min gablik el huld "     {Biz senden önce kimseye ( Hz muhammed) böyle kalıcı bir ömür vermedik } buyruluyor . aslında bu ayetin üzerine artık konuşmak çok yersiz. 
                                                          Ama medem ki Hızır ; Hızır yeşil Adam demektir yani oturduğu alanı yeşerten adam, bu bir mecazdır, oturduğu yeşerten sadece sudur. bu kıssanın ana  teması su gibi olun Çöldede olsanız vardığınız gittiğiniz yeri yeşertin. orayı cennet yapın yani siz Hızır olun yoksa Hz Zekeriyaya yetişemeyen Hızır, bize geliyorsa, adresi şaşırmış demektir. Hz Yahyanın koç gibi kellesi kesilirken yetişmeyen Hızır size geliyorsa bu işte bi yanlışlık vardır. Herşeyin en doğrusunu Allah bilir. 
                                                           İşte canlar Deccal-Mesih-Hızır olayı böle son mevzuya fazla durdum çünkü müslümanlar arasında ki bu çarpışık inanç başka boyutlara kayıcak ileride bunaların altyapısı hazırlanıyor, tek isteğim böle şeylerle karşılaştığınızda bilinçli olmanız . bakın adamlar 11 Eylül ile 6 Milyar insanı kandırdılar onlar için bu çok kolay çünkü tüm Tv kanallarını almışlar, sende inanıyorsun ; bak birkaç örnek sana . 

http://www.youtube.com/watch?v=mI7_RKgq9tU
                                                           
         BAkın bu bir hologram Bluebeam projesi . buda Luciferian inancına sahip bu pagan ailelerin planlarından bu video rusyada çekilmiş e tabi hrıstiyanlara Haç göstereceksin ki Mesih in geleceğine inansınlar değilmi.                          


                                    http://www.youtube.com/watch?v=zcdoi0SwsrM     bu videoyu kesinlikle izleyin . .Kabeye melek indi yalanı ve dünyada düzinelerce bu tip aldatmacalar 
                                   Allah melek indirecek, sende bunu SONY marka kameranla çekeceksin i . neyle neyi satın almaya çalışıyor insan cinsi. Bütün bunlar sadece birer hologram Ufo görüntüleri falan hepsi Fake evet . fakat Pilotların yeminler ederek radarlara yakalanmayan bu görüntülerin şimdi ne olduklarını anlıyormususun. 
                            Ve sizce bütün bunların amacı nedir ? sahte mesihler ve mucizeler yaratıp insanların beyinlerine TV. Vs ile küçük derecede frekanslar yollayıp insanları bir arada tutmak değilmi . bu insanlara değil Tanrıya kafa tutmaktır. İnsan ırkının tanrının verdiği iradeyi kullanmasını engellemek ve sahte olan dine ve mucizelere inandırmak.
                               Bu pagan ailelerin başka bir  silahı da sinemadır. Hollywood’da her yıl üretilen onlarca film ile insanları kendi tasarladıkları hayal aleminde yaşartırken, yine kendi belirledikleri fikirleri de empoze etmektedir.
Hollywood kelimesinin ne anlama geldiğine bir bakalım. Hollywood kutsal tahta demektir. Aztekli pagan rahiplerinin kullandığı bi araçtır. İnanışa göre rahipler bu araçla karşısındakini transa sokup hipnoz edebilir. Hollywood’un da yaptığı tam olarak bu. Büyük kitleleri karanlık bir ortamda, beyaz perde karşısında hipnoz etmektedir. Şunu hiç düşündünüz mü. Neden popüler kitapların filmleri çekiliyor? Buna çoğu kişi “para için olsa gerek” diye cevap verecektir. Elbet de para kazanmak da bu işin bir amacı, ancak temel amaç bu değil. Temel amaç insanları kitap okumaktan uzak tutmak. Çünkü kitap, insana hayal gücünü kullandırtır. Olayları, kişileri kendi kafasında canlandırdığı şekilde yaşar. Yani kısaca, kitap okuyan insan düşünür! Ama deccalin istediği düşünen insan değil, izleyen insandır. O yüzden bugün sinema sektörüne ayrılan para, kitap sektörüyle kıyaslanamaz durumda.
Hollywood’un bize nasıl fikir aşıladığını bir örnekle anlamaya çalışalım. Soru yine uzaylılarla ilgili. Yukarıda uzaylılar var mı diye sormuştum. Şimdi başka bir soru:
*Uzaylılar varsa sizce neye benziyorlar
*Eğer bir gün uzaylılar dünyaya saldırırsa sizce insanlığı kim koruyacak?
Bu sorulara eminim ki insanların %95′i aynı cevapları verecek. Uzaylılar yeşil, kısa boylu, aliminyum kıyafetli canlılardır. Eğer bir gün dünyaya uzaylılar saldırırsa Amerika bizi müthiş silahlarıyla koruyacaktır.
Peki bu fikirler beynimize nereden yerleşti? Hayatımızda hiç uzaylı gördük mü, ya da hiç gerçek bir uzaylı görüntülendi mi? Cevap hayır. Peki Amerika’ya bizi koruyacağı konusunda neden güveniyoruz. Amerika bütün dünyaya barış ve koruyuculuk mu sağlıyor. Hayır aksine birçok katliama yol açtı. Ee bu fikirler nerden geldi de beynimize oturdu o zaman? Cevabı size bırakıyorum.

Peki  Ne Olacak? 


                                                Deccal (yani sahte)  her ne kadar dünyanın önemli bir kısmını ele geçirmiş olsa da, henüz dünyanın tek lideri olamadı. Kendisini açığa çıkarmak için önünde hiçbir güç kalmamasını bekliyor. Peki bu liderliğe nasıl ulaşacak. Bu konuda bir  teorim var.
                                         Yukarıda, medyanın ve hollywood’un bizi sürekli uzaylı konusunda etki altına almaya çalışmasından bahsettim. Peki bunu neden yapıyorlar. İleride bir uzaylı istilası olunca çabuk adapte olalım, varımızla yoğumuzla Amerika’ya bizi kurtarması için yalvaralım diye.
Ama ilginç nokta şu. Ortada uzaylı falan olmayacak. Benim seneryom şu:
Bugün biliyoruzki Hitler 2. dünya savaşında ufo benzeri hava araçları yapmayı başarmıştı. O zamanın teknolojisiyle bu olay gerçekleştiriliyorsa bugün tam anlamıyla dairesel hava araçları yapılabilir. İleri bir tarihte NASA açıklama yapacak. Dünya dışında hayat olabilir diye. Daha sonra dünya dışında hayat olduğu resmileşecek. Ondan sonraki adım da uzaylılarla aramızda çıkan bir savaş. Amerika kendi yaptığı ufoları dünyaya saldırtacak. Sonra tıpkı o hollywood filmlerindeki gibi dünyanın liderliğini üstlenip bizi sözde kurtaracak. Böylece dünyanın tek lideri konumuna gelecek.
Peki bu olay ne zaman olur diyorsanız. Ne zaman olacağını bilmiyorum ama 2012 bu olayın başlangıcı olabilir. 2012 olayı Mayaların takvimine göre kıyameti simgeliyor. Mayalar da satanist-pagan bir toplum. Ayrıca medya ve hollywood sürekli kafamıza 2012′yi sokmak istiyor. Ne olacak bilmiyorum ama 2012 için bir planları var.
Bu konuda anti-illuminati’ci, barış insanı ve yürekten sevdiğim Michael Jackson da bir açıklama yapmıştı. Ropörtajda diyorki “gezegeni koruyun, bundan 4 yıl sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” (4 yıl sonrası 2012′ye denk geliyor). Ropörtaj için   http://www.youtube.com/watch?v=6vn8cVoK70M   ( ingilizcedir ) 
                                                De ki: "Size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam." De ki: "Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?"  ( ENAM 50 )  
                                       
       Herşeyin En Doğrusunu yanlızca Allah bilir.