19 Haziran 2012 Salı

Aşkın Kanununu Yazsam Yeniden .

                         



 İnciyi çocuğa vermişler bir somun ekmeğe satmış.
                                                             Mevlana 


                 

Kimi NAsıl Sevmek ? 

                                       " Kimi sevmek?" sorusuna doğru cevap bulmak yetmiyor, " Kim için sevmek?" sorusunu da doğru cevaplamak gerekiyor.Eğer birincisini doğru cevaplamak yetseydi şeytan kovulmazdı. O Allah'ın Rabblığını hiçbir zaman inkar etmedi.Lakin o Allah'ın sevdiğini sevmedi, hatta onu ( Adem ) hasetledi, Allahı ondan kıskandı. konunun ağır gideceğini düşünme, eğer gerçek Aşkı arıyorsan sigaranı yak ve arkana yaslan.
                                        Bu kıskançlıkla diğerini karıştırma,ikisinin arasında İllet farkı var. Hadi bunu da sen söyle. Evet bildin yine " SEVGİ " GAyur'un ( Allahın sıfatlarından çok seven anlamında ) gayretinin İlleti sevgi iken. şeytanın kıskançlığının İlleti " Sevgisizliktir" . sevgisizlik ise Hasedin öbür adıdır.
                                     
                                      O'nu sevmek yetmez, sevdiğini de O'nun için seveceksin, O'nun sev dediklerinide seveceksin. O neyi ne kadar seveceğimizi  vahy ile belirlemiş çizmiş sınırları. Bu sınırları iyi bilecek ve tecavüz etmeyeceksin. O'nun sevginden başkalarına da pay ayırmana birşey dediği yok Yeter ki dozunu kaçırma. Sevginin kontrolünü elden bırakma neye ne kadar pay ayıracağını iyi bil. .                                          

Buyurun sevginin ilahi taksimatına:

                                        " De ki : Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz,eşleriniz, hısım akrabalarınız, kazandığınız mallar,  düşmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden meskenler size Allah'tan Rasülun'den ve onun yolunda cihat etmekten daha sevgili ise, Allah emrini ( Gazabını ) gerçekleştirinceye kadar gözleyin. Allah fasık bir topluluğu doğru yola iletmez. 

                                            " Babalar diye başlıyor ayet ve sıralıyor kişinin Allah'tan Rasulün'den ve Allah yolunda mücadele den daha fazla sevebileceği şeyleri. kendisini bu üç sevgiliden alıkoyabilecek olan engelleri yada sevgi kantarının topuzunu kaçırma ihtimali olan değerleri. nasılda açıklıyor dikkat çekiyorum                   " EŞLERİNİZ " diyor Allah.
                                           
                                             Bu ayet sevgide dengenin nasıl olacağını öğretiyor bize. Bu dengeyi bozanları da açık bir dille tehdit ediyor. Allah bu saydığı isimleri imtihan aracı kılarak, Peygamberleri Sevgi sınavından geçirdi. İbrahim'i hem babası hem oğlu ile sınadı. Nuh'u oğlu ve karısı ile sınadı. Rasulü yakınları ile sınadı. Eyyub'u malıyla sınadı . Bütün bu peygamberler alınlarının akıyla verdiler sınavlarını. Bazıları için belki biraz zor oldu. Nuh'un oğlu için, Rasulullah'ın amcası Ebu Talip için duyduğu hislerde olduğu gibi. Ama sonunda oldu. İbrahim 'in oğluna karşılık Boğazladığı koç doğru adresten şaşmayan Sevgiye verilen bir ödüldü.
                                             
                                             İnce bir nokta var  atlamak istemiyorum. Babayı,kardeşi,kadını,hısım-akrabayı saydığı halde Anneyi saymıyor ayet ?  Babayı saydığı halde anneyi saymamasının nedeni Şartlı sevgi oluşundan.
                                            Baba sevgisi kazanılan bir sevgidir. umutlar gerçekleşmediği zaman yiter. evladından beklentileri vardır babanın, kendisinin geçekleştiremediklerini o gerçekleştirecektir. babasının kutsallarını koruyacak bir haleftir o. Baba gereğinde çocuğunu Allah'tan ve Onun yolundan alıkoyar. Baba evladıyla arasındaki sevgiyi emellerinin gerçekleşmesi uğrunda kullanmazsa sevgisi azalır,hatta tümden yitebilir.
                                            Fakat Anne sevgisi öyle değildir. o kazanılmış değil verilmiş bir sevgidir. o sevgide kayıt ve şart yoktur. baba gibi bir takıp beklentileri sevgisine temel yapmaz anne.
                                           
                                           Günümüzde birçok Ana-baba farkında olarak yada olmayarak evlatlarının katili oluyorlar. Evlatlarını Allah'tan kıskanıyorlar. Ve Allah'tan daha çok seviyorlar onları. Daha doğru bir deyimle Allah'ı onlardan  daha az seviyorlar.                            
                                       
                                            Elbette Allah buna razı olmuyor, yalnız kendisi için yarattığı bir şeyin yine yarattıkların tarafından kendisinden esirgenmesine , kıskanılmasına razı olmuyor, bu ikili ilişkiler içinde geçerli.  ve sonunda alıyor onu ellerinden.  Onun gerçekte kime ait olduğunu böylesine set bir ihtarla hatırlatıyor.Bu yanlış en çok kadın erken ilişkilerinde yaşanıyor. eşlerin Allah yolunda bir birileriyle yarışa çıkmış iki atlet gayreti içerisinde olmaları gerekirken o yola dikilen birer engel oluyorlar. Böyle olunca da Allah kendi koyduğu sevgi ve merhameti alıyor,yani kendi yuvalarını kendi elleriyle yıkıyorlar, kendi huzurlarını kendi elleriyle kaçırıyorlar. Evet  Allah 'ın koyduğu sevgiyi   Ayete buyurun hemde sevgiye ayet diyen ayete .
                                           O'nun Ayetlerinden biride kendileriyle kaynaşmanız için size kendi nefislerinden ( cinsinden ) eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması. ( 30/21 ) 
                                           
                                          Allah'ın ayetlerinden  olan SEVGİ 'yi O'nun yolunda kullanmak varken, o sevgini sahibine silah olarak kullanmak ne kadar kötü, ve acı
                                 
                                        " İnsanlardan kimi Allah'tan başkalarını ona eşler koşar, Allah'ı sever gibi severler onları. İnananlar ise en çok Allah'ı sever ( 2/165)  
                                           
                                          Günümüz insanı nın Allah'a inanışı cahiliye insanının  Allah'a inanışına nitelik yönünden çok benziyor. Çünkü Sevgi değil İhtiyaç belirliyor Rableri ile olan ilişkilerini çünkü insan " Ey Allah'ım sana muhtacım çünkü seni seviyorum "   deme yerine  " Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var "   demeye getiriyor.    
         
                                          Cahiliyede müşrikler kendilerini Allah'a yaklaştırdığını  idda ettikleri putlarını savaş,kıtlık ve salgın hastalık zamanlarında hatırlıyorlardı O sıkıntı geçince, dün ölürcesine yalvardıkları tanrılarını bugün unuturlar. hayatın hayhuyuna tekrar dalarlardı .  Şu anki senin tanrıyla ilişkin buna benzemiyor mu? işte soru bu.  Bu ilişkinizin temeli Sevgi değil  İhtiyaca dayanmıyor mu ?  Dahası açın günümüz insanının gönlünü , onu kaptırdığı şeyler arasında yaratıcının kaçıncı sıraya geldiğine bakınız. Hatta gölüne tıkıştırdığı bir yığın dünyalık arasında yaratıcıya bir yer ayırıp ayırmadığına bakınız. bakınız ve bana mesaj atınız .
                                     
                                         Sevgi Barıştır üstelik, elbette sevginin bir teminatı olması gerekmektedir, İşte bu teminatı kul veremez ama bakın kim veriyor.

                                        " Ve onların kalplerinin arasını ( sevgi ile) uzlaştırdı . Sen yeryüzünde olan herşeyi verseydin yinede onların kalblerinin arasında ülfeti oluşturamazdın. Fakat Allah onların kalplerinin arasını uzlaştırdı. ( 8/63)                    

                                          Gönül ferman dinlemiyor ve sevgi henüz borsalara düşmemişti. İki insan birbirine kaç para verseniz sever ? yada seven iki insan hangi bedeli ödeyince terk eder bu sevgiyi ? fiyatı nedir kalbin ve onun en soylu meyvesi olan sevginin ?
                                                   
                                          Gönüllere söz geçirecek olan sultanlar ve fermanlar değil o gönlün sahibi olan Allah'tır onun bir vasfı da " Mukallibu'l -Kulub" dur ( Kalpleri evirip çeviren ) eğer o gönüllerde sevgi meşalesini tutuşturmuş sa Dünya bir araya gelse söndüremeyecektir o meşaleyi.

                                                     

Tutku ( Çarpık sevgi ) :                                                       

                                                       
                                         Gerçekte sevgi, özgürlüğün üst sınırıdır, İnsanı mahkum eden duyguya ise sevgi denmez Tutku denir      
                                               
                                         Bu ikisini birbirine karıştırmamak gerekir, sevgi ile tutku birbiri ile tamamen farklı şeyler.  Sevmek birşeyin içinde olmaktır  Tutku ise birşeye kapılmaktır  bir sele, bir rüzgara bir topluluğa kapılır gibi kapılmaktır.
                                     
                                         Sevmek özgür kılar, tutku tutuklar. tutkusunu sevgi zannedenlere söylüyorum. Elinizi kolunuzu bağlayan, iradenize söz hakkı tanımayıp onu teslim alan, sizi uysal bir binek gibi istediği tarafa sürükleyen şey en büyük özgürlük olan  SEVGİ olabilirmi ?
                                           
                                        Tukunun bir türü de, bir tiryaki bana tiryakisi olduğu şeyi sevdiğini söylüyorsa ben bunu " tutku " olarak anlarım. ve onun tutkuyu sevgi sandığı sonucuna varırım. sigara, alkol, aşk ekek. Artık neye tiryakiyse.
                                 
                                        Kadın yada erkek, özellikle kadınlar ( hanım kızlar )  bir zombi gibi kendisini esir edip ardından sürükleyen şeyin adını Aşk koymaktan gizli bir haz duyarlar. Gerçek aşkın, saf aşkın iyi şöhretinden böyle istifade ederler . Halbuki bu aşk değil tutkunun ta kendisidir. çünkü gerçek Aşk insanı kendi cinsinin elinde oyuncak etmez, İnsana özgürlük bahşeder ve aşkınlık kazandırır.
                               
                                        Gerçek aşkı tanımayanlar iki kişilik divaneliklerin adını aşk koymakta ısrarlıdırlar. bu durum psiko - patolojik bir vak'adır . Alında " tutku" olan bu tip Aşklar çoğunlukla yalnızlığı yüksek dozda yaşayan fertlerde görülür. bu tipler çektikleri aşırı yalnızlıklarını hafifletecek birilerini buldukları zaman, ilk anda kronik yalnızlıklarını hafifleten o kişiye karşı duydukları minnet hissini aşk zannederler. Uzun zamandır uçsun bucaksız yüreğinde bastırdığı yalnızlık acısını dindiren bu unsura karşı duyulan minnet ve şükran hissidir bu.
                               
                                     Aşk zannedilen bu hissin güçlü olması sevginin şiddetinin ölçüsü değil, daha önceki yalnızlığın derecesinin büyüklüğüdür.Yeni durumda, yalnızlık açısından değişen pek birşey yoktur aslında. Evvelce tek kişilik olan yalnızlık, şimdiki durumda çift kişilik yalnızlığa dönüşmüştür,
tabi bu tutku platonik ( tek taraflı ) değil ise.
                                                     
                                    Platonik Aşklar genelde hayal gücü ile orantılı olarak büyürler. bu tip sevgilerin çoğu hayali sevgidir. Sevgi hayal olduğu sürece katlanılır . Fakat sevgi insanlar arasında yaşanılası bir olgu haline dönüştüğünde, aradığını bulmuşluğun korkusu ile donar kalır kahramanımız  çünkü onun aradığı sevginin kendisi değil , şöhretidir. Onu bir avuntu aracı olarak kullanır. Deniz kartpostallarında hayali geziye çıkan adam gibi, sevgilinin kendisine değil fotoğrafına tutkundur.
                                         
                                    Bu tip sevgilerin diğer bir boyutu da insanın kendi sorunlarını çözmek yerine, kendinden  kendi gerekçelerinden kaçmak için başkaları ile ilgileniyor görünmeyi seçmesidir. Kendi sorunlarının tümü yüzüstü dururken sevdiğini sandığı insanın sorunlarını çözmeye çalışır ve bunun adını da " Fedakarlık " koyar işte bu insanın kendisinden kaçışıdır. tabi sonuçta hiçbir sorun çözülmüş olamaz.
                                                 
                                  Bundan sonra anlatacaklarım önemli artık hanım kız . .iice dinle. Cinsellik, Alkol,Uyuşturucu, mecnunluk ve serserilik aşkın doğal bir sonucu olarak gösterilir çarpık sevgide.bu kocaman bir yalan ve aldatmacadır. bunlar olsa olsa doyumsuz birinin, kendisini içine atıp kaybolacağı bir girdap,kuyu arama çabasıdır. bu tip sevgilerde sevilen girdap,  kuyu,  görevi görür. o adeda bir intihar aracıdır. aman dikkat.
                                   
                                  Bütün bunlar sevgi değil, aşk değil, tutkunun farklı yansımalarıdır. Böle birisini eşine bakması bir tiryakinin tiryakisi olduğu şeye bakması gibidir. Yalnızlığı içki şişesinde balık olma düşüncesiyle gideren bir ayyaşla, yalnızlığını bir kadının cinselliğinde giderme düşü gören bir tutkunun ruh halleri birbirinden farklı değildir.
                                 
                                 Halbuki sevginin dinamiği ruhtur, ve ruhun cinselliği yoktur. İnanan ruhuyla sever, O sevgide ön planda olan cinsellik değildir ruhun içinde gizli olanlardır. Bu sevginin ta kendisidir işte. Peki kaç kişi buna sabredebilir, kaç kişi dayanabilir, soruyorum size. Kaç kişi o sınırları ihlal etmeden yaşayabilir, hele ki günümüzde fırsatların yoğun olduğu günümüzde, birşey demiyorum ^^
                                     
                                Saf ( ruhani ) sevginin altında cinsellik arayan tipler ruhuyla değil aklıyla yada başka yerleriyle seven tiplerdir.Sevgiyi hep cinsellik olarak algılayanlar ruhani sevgilere de " Libido" gözlüğünden bakarlar.(  biraz fazlamı kaçırdım hehehe ^^)  birçok kişi cinsel arzuyu kafalarında sevgi ile aynileştirdikleri için birbirine duydukları bedensel isteği kolayca " sevgi " yada " aşk" sanabilmektedirler. Öyle olduğunu kabul etsek bile (hadi diyelim çocuk çok iyi sevişiyor) İlleti cinsel arzu olan bir sevginin ömrünü ve değerini varın siz hesaplayın. Kaldı ki bu sevgi değil  iki kişilik bencilliktir; çift kişili yalnızlıktır.
                               
                               Yalnızca tek bir kişi tarafından tüketilecek kadar kısır bir yüreğin ürününe nasıl " sevgi " diyebilirsin . Sevginin sadece kendisine tahsis edilmesini Allah bile kullarından istememiştir O'nun istediği sevgide başka birşeyin kendisine denk tutulmaması, en çok kendisinin sevilmesidir.

                                                   " İnananlar ise en çok Allah'ı severler " ( 2/ 165 ) 
                                                     
                               Çağdaş insanın Aşk adını verdiği yalnızlıkta, iki kişi  dünyayı, Allah'ı Rasulü karşılarına alıp bir LTD şirket kurarlar. bu iki kişilik şirketin adına da SEVGİ derler ( bu isim ne kadar çok var dimi güzel bir isim aslında )      
                           
                               Modern insanın hastalıklarından biride sevmeye değil, sevilmeye beğenilmeye çalışması bunun için olmadık kılıklara girilmesi, bir yığın maskeler edinip, insanlara gerçek yüzlerini değil maskeli yüzünü göstermesi ve sonunda maskesini gerçek yüzü sanması.
                                               
                               Romanlara filmlere konu olan ve adına" Büyük Aşk " denilen bu çarpışık sevgi bir tür tapınışa kapı aralıyor. Tutkuda taraflar birbirini sevme değil birbirilerine tapınma yarışına girince, Aşk bir fetişizme dönüşüyor. İnsanoğlu tarih boyunca putunu hep kendisi yapmış sonra dönmüş yine kendisi bu putlara tapınmıştırbu kadim tutkunun bir devamı oluyor işte bu. bizzat tutku yani " heva " oluyor tutkusunu heva " tanrı " edinenden Kuranda bahsediyor
                                               
                           " Tukusunu tanrı edinen kimseyi görüyormusun " ( 25/43)  
                                           
                             Gerçek sevginin yüceltici gücü olduğu gibi çarpık sevginin de aynı oranda alçaltıcı özelliği vardır. Birincisinde insan kendisini bulurken, ikincisinde kendisini yitirir. Sevdiğini ilah edinir,onu tefekkür eder,onu zikreder, onu tesbih eder, onu görür, onu yaşar. o artık sevgili olmaktan çıkıp bir çeşit ilah olmuştur. ve bu saydıklarım zaten birer tapınış yötemleri değilmidir. 30 yıllık tecrübe konuşuyor burada ^^
                                               
                            Kahramanımız en büyük dağılımı sevgi dağılımında yapmıştır.yalnızca Allah'a verilecek payı  kendi cinsine ayırmış, tutkusunu tanrı edinmiş ve onu " Allahı sever gibi "   sevmiştir. Böyle bir tavra karşı Allah'ın tavrı farklıdır. 
                                                
                          "Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerindede bir perde vardır" ( 2/7 )                                            
                                               
                            Sonunda nemi olacak onuda aynı kaynaktan öğrenelim
                                               
                           " O putlaştırdıkları kendilerine yardım etmezler, tersine kendileri onlar için hazırkıta askerdirler " 
                                           
                             Heleki tek taraflı tutkularda bu gerçek kendini ne kadar açık bir biçimde gösteriyor. Sevgili adını verdiği ikonu memnun etmek için yaptıklarının yarısını Allah için yapsa belkide O'nu razı edecek. Bu serüven bazen tarafların birbirlerinde yokoluşuyla son bulur. Maddi manevi intihar
                           
                             Modern hayat, İnsana ruh açlığını farkettirmemek için habire oyuncaklar üretiyor. Aile bağlarını, toplum bağlarını, sosyal erdemleri,  zayıflatıp yok ederek bireyi önce yalnızlığa itiyor. Ardından yalnızlığı hatırlayıp onu yenmeye çalışanların rotasını saptırıyor, ona yaşına göre oynayacağı oyuncaklar imal ediyor yada sıkıntılarından kurtulamama psikolojisini aşılıyor, bu oyuncaklar yalnızlığını geçici bir süre unutturabilir ona bir uyuşturucu gibi . Asıl mesele bu verilen oyuncakların arkasındaki gizli maksadı görebilmektir.
                                             
                            Bir kez toplumu bu hale getirirsen gerisi kolay, Böylesi bir toplumda insanlar arası ilişkilerin illeti sevgi değil menfaat tir belirleyici gücünü sevginin oluşturmadığı modern ilişkiler , tüketim,gösteriş,reklam ve sahtekarlık üzerine kuruludur.
                                               
                           Bu bir yabancılaşmadır, Herşeyden önce insanın kendisine karşı yabancılaşması, öz benliğine karşı yabancılaştırılmasıdır. Böyle biri için sevgi , karın doyurmayan bir ayrıntıdır. Yabancılaşmış tip herşeye midesinden baktığı için , herşey orayı doldurduğu oranda, yada bir eşya gibi tepe tepe kullandığı oranda kıymetlidir. Ruhun varlığından haberi olmayandan ruhun açlığını nereden bilsinler ?
                                                   
                          Sevmek Fedakarlıktır  verdikçe,harcadıkça çoğalır kimi harcamaların sonu tükenmiş ve yoksulluk olabilir fakat sevginin bizzat kendisi zenginliktir. Bu yüzden sevebilen insan 2 dünyanın en zengin insanıdır çünkü gerçek zenginlik vermektir .  Üreterek kazanılan ruh olgunluğu , başka bir şeyden kazanılmaz, hele tüketerek harcamaktan hiç , Emek buna derler işte ,
                                             
                          Şehvete dayalı, cinselliğe dayalı ,paraya, güzelliğe vb.dayalı sevgi aslında aklı ve duyguları hükmü altına alıp kalbi yanıltmasıdır  bunun benzeri hayvanlar dada görülür. bu tip bir arzu tatmin edilmez ise ihtirasa dönüşür. Sadistçe duygular, İşte bu tatmin edilmeyen ihtirasın insanı teslim almasının sonucudur . .
                                                                                 
                         Günümüzde üst tasarım yada mecnunluk olarak görülebilir, farkında insanoğlu herşeyin . Bir yolu bilmekle o yolda yürümek aynı şeyler değil. sadece ama sadece düşünmek için kendine biraz zaman ayır . sigaranı, telefonunu, herşeyini arkanda bırak, sadece düşünmeye odaklan. Figt Club hesabı "  mağarana dön"

SONUÇ:  Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin . . ^^